Giriş
veya
Kayıt Ol
::
Ana Sayfa
::
Hesabınız
::
Forumlar
::
Haberler
::
Kritik
::
Fotoğraf Galerisi
::
Hosting
::
Köşe Yazıları
::
Menü
Site
Ana Sayfa
Forum
Haber Gönder
Haber Arşivi
Site Kadrosu
Extra
Hosting
En İyi 10
İnteraktif
Demo & Mp3 Arşivi
Video İzleme
Fotoğraf Galerisi
Destek
Destekleyenler
Linkekle
Bizi Öner!
İçerik
.
Yerli Gruplar
.
Yabancı Gruplar
.
Biyografiler
.
Albümler
.
Albüm Kritikleri
.
Röportajlar
.
Köşe Yazıları
.
Köşe Yazıları Arşiv
.
Dergiler
.
Etkinlikler
·
Gitar & TAB
Albüm Kritikleri
·
KORN - The path of totality
·
Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
·
Cyntia - Endless World (2012)
·
Tiamat - The Scarred People
·
Moonspell Alpha Noir-Omega White.
·
Ghost - Opus Eponymous
·
Testament - Dark Roots of Earth
·
Lamb of God - Resolution
·
Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
·
Pentagram - MMXII
Kısa Haberler
[
Haber Arşivi
]
Son 10 Haber
·
100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 1010 okuma ]
·
Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3317 okuma ]
·
SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5971 okuma ]
·
OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 14120 okuma ]
·
Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14652 okuma ]
·
Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13984 okuma ]
·
DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15486 okuma ]
·
Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15551 okuma ]
·
Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16666 okuma ]
·
Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17641 okuma ]
[
Devamı Haberler Bölümünde
]
Fotoğraf Galerisi
B Noktası
B Noktası
B Noktası
Heretic Soul @ Waldb ...
Heretic Soul
Heretic Soul
Heretic Soul @ Rock ...
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
[ Fotoğraf Galerisi ]
Rastgele Biyografi
Dreamtone
MetalTR Arama
Üyelik
Üye Olun
Kayıp Şifre
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodunu Girin:
Üyelik:
Bugün:
0
Dün:
0
Bekleyen Üyelik(ler):
4
Toplam Üye:
42,762
En Son Üye:
electric_wizard
Şu An Bağlı:
Misafir(ler):
116
Üye(ler):
0
Toplam:
116
Forumlardan
SSS
Arama
Üye Listesi
Kullanıcı Grupları
Can Sıkıntısı Giderici!
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun
Giriş
Günlükler
Günlük Kontrol Paneli
Günlüğüm
Attila İlhan
Sayfa
1
,
2
Sonraki
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Edebiyat
Önceki başlık
::
Sonraki başlık
Yazar
Mesaj
ripple
Geçerken Uğrayan
Kayıt: Jun 14, 2006
Mesajlar: 5
Tarih: Prş Hzr 15, 2006 7:13 am
Mesaj konusu: Attila İlhan
Mesaj:
#1
Arkadaşlar bu bölümde Attila İlhan gibi bir Edebiyat/Şiir ustasının isminin bulunmasını istedim.. Geçtiğimiz 2005 yılının Ekim ayında kaybettiğimiz Kaptan hakkında sohbet etmek gerekir açıkçası...
Örneğin kendisinin şiirlerinden başlayalım. 3. şahsın şiiri, tutuklunun günlüğü, mahur gibi şiirleri çok profösyonel fikrimce...
Başa dön
Sponsor Linkler
Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari
Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
:
#
Başa dön
songsofdarkness
Empyrium Fan
Kayıt: Dec 15, 2004
Mesajlar: 1384
Nerden: istanbul
Tarih: Prş Hzr 15, 2006 9:35 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#2
onunla hiç olmayan kadınlar sevmiştik...
_________________
Bütün gerçek fanları bir gün tekrar Empyriumun doğacağına inanıyor ve Empyriumu halen kalplerinde yaşatmaktadırlar.
İŞTE ANLATMAK İSTENİLEN TAM OLARAK BUYDU...
Başa dön
ripple
Geçerken Uğrayan
Kayıt: Jun 14, 2006
Mesajlar: 5
Tarih: Pzr Hzr 18, 2006 2:54 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#3
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular...
Attila İLHAN
Ayrıca Attila İLHAN İzmir'in burjuva/soylu ailelerinden gelemsine rağmen Alafranga takılmamış, toplumcu gerçekçi tarafını hep muhafaza etmiştir.. Keza Cemal Süreya'lar, Hasan Hüseyin'ler Attila İlhan'ın şiir çizgisinden etkilenen ozanlardır.
Mavi hareketinin öncülüğünü yapmış ancak yalnız kalmıştır Attila İlhan. o zaman ki siyasal fikirleri oldukça ilginçti Kemalizm ve Sosyalizmi bir arada bulunduran bir rejim tasarlayan bir fikir akımı idi.. Ki Deniz Gezmişler falan bu fikrilerden etkilenmişlerdir de.
_________________
Bu da dahil tüm genellemeler yanlıştır.
Nietzche
Başa dön
TrenDkiLL
Zehir Hafiye
Kayıt: Apr 09, 2007
Mesajlar: 408
Nerden: Ankara
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 3:47 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#4
türk edebiyatına izini kazımıs bi şair dir Atilla İlhan bnde fon muzıklerıyle bırlıkde kendi ağzından soylediği şiirleri var arada acar yakarım bi sigara kaptan,emperyal oteli ve sisler bulvarı harikadır saygıyla anıyoruz rahat uyusun..
Başa dön
TrenDkiLL
Zehir Hafiye
Kayıt: Apr 09, 2007
Mesajlar: 408
Nerden: Ankara
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 3:49 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#5
SİSLER BULVARI
elinin arkasinda günes duruyordu
aylardan kasimdi üsüyorduk
agacin biri bulvarda ölüyordu
sehrin camlari kaygisiz gülüyordu
her köse basinda öpüsüyorduk
sisler bulvarina aksam çökmüstü
omuzlarimiza çoktan çökmüstü
kesik birer kol gibi yalnizdik
daglarda ates yanmiyordu
deniz fenerleri sönmüstü
birbirimizin gözlerini ariyorduk
sisler bulvar’inda seni kaybettim
sokak lambalari öksürüyordu
yukarida bulutlar yürüyordu
terkedilmis bir çocuk gibiydim
dokunsaniz aglayacaktim
yenikapi’da bir tren vardi
sisler bulvari’nda ölecegim
sol kasigimdan vuracaklar
bulvar duraginda düsecegim
gözlüklerim kirilacaklar
sen rüyasini göreceksin
çiglik çigliga uyanacaksin
sabah kapini çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce tas kesileceksin
aglamayacaksin! aglamayacaksin!
sisler bulvari’ndan geçtim sirilsiklamdi
islak kaldirimlar parliyordu
durup duruken gözlerim daliyordu
bir bardak sarabda kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler bogazima sarilmislardi
bir gemi beni afrika’ya götürecek
ismi bilmem ne olacak
kazablanka’da bir gün kalacagim
sisler bulvari’ni hatirlayacagim
kirmizi melek sarkisindan bir satir
lodos’dan iki
senin kirpiklerinden bir satir
simsiyah bir satir hatirlayacagim
seni hatirlatanin çenesini kiracagim
limanda vapurlar uguldayacak
sisler bulvari bir gece haykirmisti
agaçlari yatiyordu yoksuldu
bütün yapraklari sararmisti
bütün bir sonbahar aglamasti
aglayan sanki istanbul’du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahir
bütün siirlerimi yakacaktim
yalnizlik bana dokunuyordu
eger sisler bulvari olmasa
eger bu sehirde bu bulvar olmasa
sabah ezaninda yagmur yagmasa
süphesiz bir delilik yapardim
hiç kimse beni anlayamazdi
on bes sene hüküm giyerdim
dördüncü yilinda kaçardim
belki kaçarken vururlardi
sisler bulvari’ndan geçmedigin gün
sisler bulvari öksüz ben öksüzüm
yagmurun altinda yalnizim
agzim elim yüzüm islaniyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklimi fikrimi çeliyorlar
aksaray’da isiklar yaniyor
sisler bulvari ayaklaniyor
artik kalbimi susturamiyorum
Başa dön
AccurseD
Kayıt: Dec 26, 2004
Mesajlar: 1270
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 3:55 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#6
AN GELİR
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur zaman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
_________________
MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Nâzım HİKMET
Başa dön
AccurseD
Kayıt: Dec 26, 2004
Mesajlar: 1270
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 3:59 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#7
Beni Bir Kere Dövdüler
beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm
emirgan'la aramız çok eskiden beri yok
niye ölmedim diye bana bozuluyor
ötekiler şurda burda azar azar gördüğüm
çakıdan bozma itler sustalı birileri
fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
bir vakit omuzlarım tutmadı dişlerimi tükürdüm
boşyerlerime vurdular yumrukları duruyor
gecenin bir saatinde gizlice kustum
bir böcek yürüyordu boynumdan içeri
burnum mu kanıyordu ağlıyor muydum
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
ayıran eden çıkmadı susadım su veren yok
kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
çocuk sıcaklığına sığınıp uyumayı
omzum bir vakit tutmadı dişlemi tükürdüm
fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
hiç kimse o halimde görsün istemiyordum
eczane aramak filan aklımdan geçmedi
sıcak bir şeyler içmek otelde motelde
kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
dağıtılmış suratımı avuçlarına saklamayı
ağlamayı düşünürdüm kim bilir belki de
bir vakit omzum tutmadı dişlerimi tükürdüm
beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri
senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm
_________________
MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Nâzım HİKMET
Başa dön
LastBreath
Zehir Hafiye
Kayıt: Mar 19, 2007
Mesajlar: 259
Nerden: Bakırköy
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 9:41 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#8
ELDE VAR HÜZÜN
Söyleşir
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Ayrılık girdi araya
Hicrana düştük bugün
Ah nerde gençliğimiz
Sahilde savruluşları başıboş dalgaların
Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
Elde var hüzün
O şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
Sırılsıklam âşık incesaz
Kadehlerin mehtaba kaldırılması
Adeta düğün
Hayat zamanda iz bırakmaz
Bir boşluğa düşersin bir boşluktan
Birikip yeniden sıçramak için
Elde var hüzün
_________________
kibarcık
inanırım ki; insan eninde sonunda her şeye alışır.
Başa dön
LastBreath
Zehir Hafiye
Kayıt: Mar 19, 2007
Mesajlar: 259
Nerden: Bakırköy
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 9:43 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#9
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime degince,
felaketim olurdu aglardim.
Beni sevmiyordun bilirdim,
bir sevdigin vardi duyardim.
Çöp gibi bir oglan ipince,
hayirsizin biriydi fikrimce.
Ne vakit karsimda görsem,
öldürecegimden korkardim,
felaketim olurdu aglardim.
Ne vakit Maçka'dan geçsem,
limanda hep gemiler olurdu.
Agaçlar kus gibi gülerdi,
bir rüzgar aklimi alirdi.
Sessizce bir cigara yakardin,
parmaklarimin ucunu yakardin,
kirpiklerini egerdin bakardin.
Üsürdüm içim ürperirdi,
felaketim olurdu aglardim.
Aksamlar bir roman gibi biterdi.
Jezabel kan içinde yatardi.
Limandan bir gemi giderdi,
sen kalkip ona giderdin.
Benzin mum gibi giderdin,
sabaha kadar kalirdin.
Hayirsizin biriydi fikrimce,
güldü mü cenazeye benzerdi.
Hele seni kollarina aldi mi;
felaketim olurdu aglardim.
_________________
kibarcık
inanırım ki; insan eninde sonunda her şeye alışır.
Başa dön
AbeL
Forum Hayvanı
Kayıt: Dec 30, 2005
Mesajlar: 583
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 9:52 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#10
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
_________________
Yaşam yok, Işık yok, Aşk yok, Düşüşümdür karanlığa varolan tek gerçek
Başa dön
AbeL
Forum Hayvanı
Kayıt: Dec 30, 2005
Mesajlar: 583
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 9:53 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#11
Ayrıca imzamda Atilla İlhan eseridir...
_________________
Yaşam yok, Işık yok, Aşk yok, Düşüşümdür karanlığa varolan tek gerçek
Başa dön
AbeL
Forum Hayvanı
Kayıt: Dec 30, 2005
Mesajlar: 583
Tarih: Cmt Nis 21, 2007 9:55 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#12
RÜZGAR GÜLÜ
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim
Bu çıplak geceler yok mu
Bu plak böyle ağlamıyor mu
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgar gülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine akşamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgarda savrulacak
İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek
_________________
Yaşam yok, Işık yok, Aşk yok, Düşüşümdür karanlığa varolan tek gerçek
Başa dön
bloodybaby
cehennet
Kayıt: Jan 04, 2006
Mesajlar: 507
Nerden: İstanbul&Giresun üniversitesi
Tarih: Prş Nis 26, 2007 7:13 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#13
AYSEL GİT BAŞIMDAN
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
_________________
Türk milleti gariptir
her bi lafı kaldırmaz
..bne dersin kızar da
s.k..sin aldırmaz
NEYZEN TEVFİK
Başa dön
Corpse
Gutter Ballet
Kayıt: Oct 01, 2005
Mesajlar: 6193
Tarih: Cmt Nis 28, 2007 4:33 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#14
KİMİ SEVSEM SENSİN
kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
_________________
Ömrümde tek bir zevkim var,boks.
Başa dön
alatariel_m
Sebil-i Sübyan
Kayıt: May 25, 2007
Mesajlar: 65
Nerden: izmir
Tarih: Pzr May 27, 2007 2:33 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#15
ÖLMEK YASAK
daha önce bıçaktan hiç su içmedim
hiç kısılmadı kerpetene bıyıklarım
gururlu bir gemiyim oldum bittim
sabah olur yelkenlerimi saklarım
özgürlük dediğim yerde demirledim
üstüme varma bulutları tutamam
böyle paldır küldür gideceklerdir
gelmezsen farketmez kimseyi aramam
asıl sevdiklerim en içimdekilerdir
onlarla yaşarım eğer yaşarsam
olurmu gecemi yesile çalmak
yıldız çivilemek parmakuçlarıma
ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak
hiç doğmamayı isterdim ama
bir kere doğmuşum ölmek yasak
atilla ilhan en çok sevdiğim şairlerden biridir.bu şiiri de en çok sevdiğim şiiridir..kendisini saygıyla anıyorum...
_________________
özgürlük,kaybedecek hiç bişeyinin kalmamasının dier adıdır...
Başa dön
dewlll
Theatres Des Vampires
Kayıt: Jun 16, 2007
Mesajlar: 146
Tarih: Cmt Hzr 16, 2007 9:13 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#16
maviciler akımının belki de babası dıye bılırım.. atilla ilhan denince aklıma gelen tek bir şey var '' Ben Sana Mecburum ''
_________________
Avazım çıktığı kadar susuyorum....
Başa dön
japon
Zehir Hafiye
Kayıt: Jul 07, 2006
Mesajlar: 250
Tarih: Cmt Tem 14, 2007 11:22 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#17
Duvar
ben bir duvarım hiç güneş görmedim
sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar
yüzümüz benek benek tahta kurusundan
ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar
- kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim
- sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan
- dilim dilim sırtımdaki yaralar
ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim
biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar
bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar
yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda
o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan
gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi
adeta birden bire aydınlandı zindan
onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk
sapından fırlamış bir balta gibi çehresi
ve omuzlarında delikanlı gölgesi
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
o sırt üstü yatağında yatardı
sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır
bir sana bakardı bir bana bakardı
dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş
sabahlar akşam üstleri manolya gibi parlak
tarlaların yüzü gülmüş
işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak
ah işte annesi annesi sevgilisi
işte biz dinliyen duyan düşünen duvarlar
işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk
dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
o bir kaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü
çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk
biz duvarız neyleyim gözlerimiz ağlamayı bilmez
onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler
kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda
o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler
onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık
öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil
getirirler vururlar biz öyle dururuz
yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil
elimizden ne geldi de yapmadık
ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz
onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil
yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi
şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk
ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında
siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk
bulutlar eğilip alnının terini sildiler
ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler
o düştü biz yine ayakta kaldık
halbuki ne kadar yorgunuz
öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil
ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz
_________________
Yüz bir hudut boyudur..Yabancıyı Benden,geçmişi Şimdiden,tahammülü zor olanı,tahammülü kolay olandan ayıran bir hudut...
Başa dön
lilithh
Zehir Hafiye
Kayıt: Jun 28, 2007
Mesajlar: 226
Nerden: istanbul..
Tarih: Cmt Tem 14, 2007 11:41 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#18
KİMİ SEVSEM SENSİN
kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
_________________
bileğini kestin / bileğimi kestim..
ordan çıkan iki damarı bağladık birbirine
artık yeni dolaşımın adı sevda dır!..
Başa dön
denumi
Zehir Hafiye
Kayıt: Jul 12, 2007
Mesajlar: 390
Nerden: Izmir
Tarih: Pzr Ağu 12, 2007 1:38 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#19
O büyük bir şair olmanın yanında, bir düşünür ve gerçek bir Türk aydını ; aynı zamanda iyi bir roman ve deneme yazarıydı.
“...En Vahimi, ´Aydınların Yabancılaşması´!..”
...zaman, hatıraları bulanıklaştırıyor; o yüzden, kesin konuşamıyorum: acaba hangisi söylemişti? 'Medeniye' hocamız, -o tarihte henüz doçent- Ferit Hakkı Bey mi; yoksa kürsünün sahibi, -sakalı hariç, her şeyi ile 'dört dörtlük Osmanlı' - 'meşhur ve mülehham' Ebû'l Ulâ Mardin Bey mi? Cumhuriyet 'in her icraatını, gizli bir istihzayla anlatmak alışkanlığı; Mecelle 'ye büyük hayranlığı hesaba katılırsa, muhtemelen ikincisi!..
Anlatılan şudur: Gâzi , 'yeni Türkiye 'de toplumun, artık Medeni Hukuku 'nu, Mecelle 'yle yürütemeyeceği görüşünde imiş; zamanın uzmanlarını toplayıp, yeni düzene uygun bir 'Medeni Kanun' tedvir etmelerini istiyor; bunun için onlara sanırım üç yıl da süre tanımış; gel gör ki süre bittiğinde, 'ulusal' uzmanlarımız Gâzi 'ye rejimin temellerine göre oluşturulmuş, yeni, özgün ve ulusal bir yasa getirmemişler; onun yerine İsviçre Medeni Kanunu 'nun 'şartlarımıza uydurularak' kabulünü önermişler; esasen, öyle de yapılmış!
Ne yalan söylemeli, daha o tarihte, bu davranış beni utandırmıştı; bilahare Türk Ceza Kanunu 'nun İtalyan, İdare Hukuku 'yla ilgili kanunların Fransız Hukuku'ndan aktarıldığını öğrenince, utancım daha da büyüdü; çünkü başarısızlığımıza anlam veremiyordum, ancak yıllar sonra 'olay' ın aslında 'ecnebi' nin uyguladığı 'kültürsüzleştirme operasyonu' yla ilgili ve onun tabii neticesi olduğunu anladım: Emperyalizm, göz koyduğu ÜLKEYİ ÖZ KÜLTÜRÜNDEN SOYUTLADI MI; O ÜLKENİN AYDINI YARATICILIĞINI KAYBEDER; ARTIK '
YAŞANTISI
' GİBİ '
ESERLERİ
' DE
'KOPYA'DIR!
Gâzi'nin önüne çıkan 'talihsizlik' buydu!
Aydın 'çare'yi 'ecnebi'den beklerse...
B ursa Türkocağı 'ndaki kalabalık ve heyecanlı toplantıda, muhatap olduğum sorulardan birkaçı, aynı sorunla ilgili idi: ''...memleket yanlış yolda, işler sarpa sarıyor, ama yol gösteren yok, biz ne yapacağız?..'' Tuhaftır, soru sahipleri, cevabı bulmakla mükellef olanın da, kendileri olduğunu ne biliyor, ne kestirebiliyor; anlamıyor da: çünkü 'kopya', 'alafrangalık' sahici 'yurttaşlık bilincini' bulandırmış; artık 'meseleyi va'z etmek' ve 'ulusal çözüm bulmak' kabiliyeti yok; böyle bir soruyu sordukları anda, yetersizliklerini itiraf ve çareyi başkalarından -muhtemelen 'ecnebi'den- beklediklerini açıklamış oluyorlar. İyi de, 'kültürsüzleşme' dedikleri, 'bizâtihi' bu değil midir?
Söyler dururum, asıl sorun -sanıldığı ya da gösterilmek istendiği gibi- halkımızda değil; tam tersine, (buraya dikkat!) ona kılavuzluk etmesi gereken aydınlarımızın 'yabancılaşmasında'dır; bu 'yabancılık' toplumun 'ulusal idrakini' tahrip ediyor; aydını, öz ülkesinde, 'ecnebi'; halkına ters gelen bir kütürün 'temsilcisi' durumuna düşürüyor ki, bunun en korkunç neticesi 'ulusal'a 'ilgisizlik', hatta düpedüz 'kayıtsızlık'tır; en irkiltici sonucu da, 'bilmem ne yapacağız' kötümserliğine düşmüş bu takımın, o kötümserliğin ana sebebi olan 'kültürsüzleşme' yi hâlâ benimsemeleri; yani mesela 'alafrangalığı' önemseyip; çocuklarını 'ecnebi misyoner' okullarına göndermekte devam etmeleri oluşturuyor.
Bilir misiniz ki, Yusuf Akçura gibi bir 'ulusallık' devi, bu tehlikeli duruma, daha 1932' de Tarih Kurumu' nun ilk Kurultayı 'nda parmağını basmıştı; Cumhuriyet Maarifi 'nin hazırlattığı ilk tarih kitaplarını; bakar mısınız, nasıl yerden yere vurmuş:
Kim 'aksini' söyleyebilir?..
''...Fransız tarihçileri 1789 İhtilâli'ni abartıp şişirmişlerdir; ve bu maksatla, ondan önceki devirleri ve başka ülkelerde gerçekleşen değişiklikleri, pek silik geçiştirirler. Halbuki hakikat böyle değildi. Maarif'in Müfredat Programı, Fransız İhtilâli'ne -Fransızların deyimiyle- 'hakiki mevkii'ni' vermek üzere tertip edilmese de, (kitabın yazarı) Ali Reşat Bey, Program'dan daha çok, (çevirdiği) yazara sadık kalmıştır. 1848 İhtilâli için de aynı şey geçerli idi...''
''...Hele iktisadi meseleler ve bunların tarihteki rolü, yine Müfredat Programı'na uygun anlatılmamıştır. (Buraya dikkat!) İktisadi meselelerle izah edilebilen Emperyalizm ve dünyanın Avrupa tarafından istilası ve taksimi mevzularında; vuzûhsuz, nâkıs, yanlış ve sırf Avrupa'nın sınıfsal çıkarlarına göre söz edilmiştir. Bu kısmı yazılırken, kitabın yazarı adeta Türklüğünü unutup Avrupalıların dünyayı istilalarına 'fetih' namını vererek, onların adeta haklı; bu Müslüman kavimlerin, memleketlerinin ve servetlerinin, sırf Avrupalıların çıkarları uğruna gasp edilmesi hadisesini de, haklı görmektedir...'' (bkz. 1. Türk Tarih Kongresi, Konferans ve Zabıtları, 1932.)
Gâzi 'nin ve Anadolu İhtilâli 'nin talihsizliği, acaba -bazı lider arkadaşları gibi- 'taraftarı geçinen' aydınların da, 'ileri Tanzimatçı' olmaları değil miydi? Hanidir içinde yuvarlandığımız keşmekeş, düpedüz onların 'marifeti' ; bunu kim inkâr edebilir?
Cumhuriyet, 28.01.2005
Başa dön
battlehammer
Zehir Hafiye
Kayıt: Jul 04, 2007
Mesajlar: 294
Nerden: kayseRi
Tarih: Cum Eyl 07, 2007 2:04 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#20
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen
sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız
böylesini okumadım daha.
Başa dön
Mesajları göster:
Hepsi
1 Günlük
7 Günlük
2 Haftalık
1 Aylık
3 Aylık
6 Aylık
1 Yıllık
eskiden-yeniye
yeniden-eskiye
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Edebiyat
Tüm saatler GMT +1 Saat
Sayfa
1
,
2
Sonraki
1
. sayfa (Toplam
2
sayfa)
Forum Seçin:
Bir Forum Seçin
Müzik/Genel
----------------
Metal Genel
Rock Genel
Yerli Gruplar
Yabancı Gruplar
-- Şarkı Sözleri
Türk Rock
Dış Sesler
Konser & Etkinlikler
Albüm Haberleri
Dergi Paylaşım Platformu
Müzik Market
----------------
Eleman Arıyorum!
Müzik Aletleri
Gitar / Tab
Stüdyo Prova Kayıt
Alım / Satım
Serbest ALAN
----------------
Güncel Haberler
Geyik
SERBEST KURSU
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Edebiyat
Karalamalar
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Internet / Bilgisayar / Teknoloji / Oyun / ..
-- Radyolar
Logmania
Komik / İlginç Resim / Video
Mekan
----------------
Mekanlar / Pasajlar
-- Cafe/Barlar
-- Tattoo ( Dövme ) & Piercing
Üniversiteler
MetalTR.NET
----------------
MetalTR.Net Hakkinda
Bu forumda yeni konular
açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap
veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy
kullanamazsınız
Powered by
phpBB
© 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by
Spectre
:: Ported for PHP-Nuke by
nukemods.com