Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK !  
  Giriş veya Kayıt Ol
::  Ana Sayfa  ::  Hesabınız  ::  Forumlar  ::  Haberler  ::  Kritik  ::  Fotoğraf Galerisi  ::  Hosting  ::  Köşe Yazıları  ::
Menü
 Site
tree-T.gif Ana Sayfa
 Forum
 Haber Gönder
 Haber Arşivi
 Site Kadrosu
 Extra
 Hosting
 En İyi 10
 İnteraktif
 Demo & Mp3 Arşivi
 Video İzleme
 Fotoğraf Galerisi
 Destek
 Destekleyenler
 Linkekle
 Bizi Öner!
 
İçerik
. Yerli Gruplar
. Yabancı Gruplar
. Biyografiler
. Albümler
. Albüm Kritikleri
. Röportajlar
. Köşe Yazıları
. Köşe Yazıları Arşiv
. Dergiler
. Etkinlikler
· Gitar & TAB
 
Albüm Kritikleri
· KORN - The path of totality
· Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
· Cyntia - Endless World (2012)
· Tiamat - The Scarred People
· Moonspell Alpha Noir-Omega White.
· Ghost - Opus Eponymous
· Testament - Dark Roots of Earth
· Lamb of God - Resolution
· Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
· Pentagram - MMXII
 
Kısa Haberler

[ Haber Arşivi ]
 
Son 10 Haber
· 100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 953 okuma ]
· Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3251 okuma ]
· SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5917 okuma ]
· OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 14054 okuma ]
· Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14584 okuma ]
· Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13918 okuma ]
· DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15425 okuma ]
· Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15491 okuma ]
· Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16604 okuma ]
· Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17570 okuma ]

[ Devamı Haberler Bölümünde ]
 
Fotoğraf Galerisi

B Noktası



B Noktası



B Noktası



Heretic Soul @ Waldb ...



Heretic Soul



Heretic Soul



Heretic Soul @ Rock ...



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011


[ Fotoğraf Galerisi ]
 
Rastgele Biyografi


False In Truth
 
MetalTR Arama
 
Üyelik
 
Üye Olun
Kayıp Şifre

Güvenlik Kodu: Güvenlik Kodu
Güvenlik Kodunu Girin:
 
Üyelik:
Bugün: 0
Dün: 0
Bekleyen Üyelik(ler): 4
Toplam Üye: 42,762
En Son Üye: electric_wizard

Şu An Bağlı:
Misafir(ler): 189
Üye(ler): 0
Toplam: 189
 
Forumlardan
Last 10 Forum Messages

eskiler bi bakın la ?
Son mesaj atan; ImpLosioN

Şu anda ne dinliyorsunuz?
Son mesaj atan; ImpLosioN

MetalTR Discord kanalı bekleriz
Son mesaj atan; Belorin

Metal dinleyici kitlesi
Son mesaj atan; Belorin

Kiramen Katib-in (Ankara)
Son mesaj atan; SMITD

Ona On Cafe
Son mesaj atan; SMITD

Kurbağa Teorisi
Son mesaj atan; elvistuna

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

1 mart 2024 Cradle of Filth istanbul konseri
Son mesaj atan; KopuK


[ Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK ! ]
 
Köşe Yazıları
 
metaltr.net :: Başlığı Görüntüle - Tevfik FİKRET
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları Üye ListesiCan Sıkıntısı Giderici!   
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun     GirişGiriş 
GünlüklerGünlükler    Günlük Kontrol PaneliGünlük Kontrol Paneli    GünlüğümGünlüğüm

Tevfik FİKRET

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
el-kafirun
Kafir Kitabesi


Kayıt: Apr 08, 2008
Mesajlar: 721
Nerden: Ankara

MesajTarih: Cmt Ksm 15, 2008 5:20 pm    Mesaj konusu: Tevfik FİKRET Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #1   



Edebiyatla ilk temasları 1880-1890 yılları arasında olan her genç şair gibi, Tevfik Fikret de, okuldaki klasik edebiyat öğretiminin tesirinde, bu edebiyatı örnek tutan denemelerle şiire başlamış; gençlik dönemindeki şiir denemelerinden sonra, Galatasaray'da Fransız şiiriyle tanışan kendi şiir bireşimini aramaya başlamıştır. Fakat beri yandan, yine okuldaki Fransızca ve Fransız edebiyatı öğretiminin tesiri ile de Batı edebiyatından haberi olabilmiştir. Ancak şairin eski Türk şiirinin zevkinden kurtulup Batı şiirine yönelmesi, Recâi-zâde Mahmud Ekrem'in Galatasaray'a edebiyat öğretmeni olması ile belirir. Ekrem'in tesiri, onun edebî hayatının en kuvvetli çizgisi, olmuştur. Eski-yeni mücadelesinin kuvvetle sürdüğü ve yeni edebî nesil üzerinde de tesirli olmaktan geri kalmadığı bu devirde, Batı edebiyatı taraftarlarının liderinden sonra ve onun yerine Galatasaray'a eski edebiyat taraftarlarının lideri Muallim Naci'nin edebiyat Öğretmeni olması, genç şaire iki lider arasında doğrudan doğruya bir karşılaştırma yapmak fırsatını da vermiş ve Ekrem'in her bakımdan bırakmış olduğu çok iyi izlenim karşısında, bu karşılaştırma Naci'nin tamamıyle aleyhine olarak sonuçlanmıştır. Bundan sonra şair, Ekrem ile Hâmid'in sürekli tesirleri altında, Batı edebiyatının en güçlü temsilcilerinden biri oldu.

Ekrem Hâmid tesiri, üslûb bakımından, 1894'e kadar sürer. Bu tarihten sonra Fikret, kendi üslûbunu bulabilmek için, ardı ardına hamleler yapar ve 1896 Şubat'ında yani Servet-i Fünûn'un yönetimini üzerine aldıktan hemen sonra yayımladığı Hasta Çocuk manzumesi ile kaydettiği ilk başarıyı, aynı yılın sonunda yine Servet-i Fünûn'da çıkan Seza adlı şiiri ile geliştirip kesinleştirir. Bu tarihten sonra, artık tamamen şahsî bir söyleyişe sahiptir. Servet-i Fünûn'da hemen her hafta bir şiiri çıkan Fikret, 1899'da, ilk şiir kitabı olan Rübâb-ı Şikeste'yi yayımladı ve altı ay sonra ikinci basımını da yaptı. İlk zamanlar, Fransız edebiyatından çok yine Ekrem-Hâmid kanalından gelen romantizmin tesiri ise şairde daha uzun sürer.

Romantizme ve devrin siyasî şartlarına bağlı ağır bir ferdiyetçiliğin de Servet-i Fünûn edebiyatında hüküm sürdüğü sıralarda, Fikret de bu genel eğilimden kurtulamamış ve "sanat, sanat içindir" formülüne bağlı kalarak, Şehrâyîn'i yazdığı tarihe (1899) kadar, genellikle, ferdiyetçiliğin sınırını aşamamıştır. Fakat yine Servet-i Fünûn şairleri arasında Fikret, ara sıra ve az da olsa, "Balıkçılar, Ramazan Sadakası, Nesrin, Verin Zavallılara" gibi şiirleri ile bu sınırı en çok zorlayandır. 1899'dan itibaren, Fikret'in sanat anlayışında, ferdiyetçilikten cemiyetçiliğe doğru -önce tamamıyle fikrî yapıda olan- bir kayma başlar. Le Parnasse Contemporain dergisi çevresinde toplanan ve Parnasçılar olarak anılan şairlerden, özellikle de François Coppè'den etkilenmiştir. 1907de çıkan Rübab-ı Şikeste'de topladığı şiirlerinde görülen şiir anlayışında ve ses arayışında bu şairlerin etkisi olduğu düşünülebilir. Fransız edebiyatındaki "Şiirsel yazı" türünün etkisiyle dize sonlarını değişik fiil kipleriyle ya da fiilsiz bağlayan şiirleri, beyit bütünlüğünü kırıp düzeyi özgür bırakışı, aruz ölçüsünün katı kalıplarını genişletmiştir. Müstezat kalıbında yazdığı şiirlerindeki bu tür denemelerin, Türk şiirinde serbest nazma geçişi kolaylaştırdığı söylenebilir. Rübab-ı Şikeste'deki "Sis", "Sabah Olursa", "Hemşirem İçin", "İzled " gibi toplumsal konulara ağırlık veren şiirlerin yanı sıra, günlük konuşma diline yatıştığı "Balıkçılar" ve benzeri şiirlerinde izlenimci bir hava görülür. Ama, "Balıkçılar" dakiyalın söyleyişe bütün şiirlerinde rastlanmaz. Servet-i Fünun'cuların çoğunda görülen dil seçkinciliği, onun şiirinin de özelliğidir. Osmanlıca-Türkçe sözlüklerde sözcük kullanımına örnek verilirken çoğunlukla Fikret'in şiirlerinden alıntı yapılması da bunun kanıtıdır. Onun, şirini zedeleyen bu tutumu, müzikal anlatımı öne çıkartmış, ama bazı şiirlerini de yer yer söylev havasına sokmuştur.

Fikret'in doğa şiirlerinde, doğayla neredeyse örtüşmeye varan bir uyum vardır. "Yağmur " şiiri, yağmur damlarının cam üstüne düşüşünü andıran bir sesle kurulmuştur. Fikret'in betimlemelerindeki ayrıntı ustalığı onun ressam kişiliğiyle de ilgilidir. Şiirlerindeki karmaşık dil resimlerinde görülmez. Çoğu tablosunda yalın bir ayrıntı arayışı göze çarpar.

Pastel renklere ağırlık verişi, şiirlerindeki hüzünlü söyleyişi anımsatır. Güleriz Ağlanacak Halimize adlı kendi portresinde ve aşiyan tablosunda ise stilize bir anlatım vardır.

Osmanlının son döneminde yetişen Tevfik Fikret’in şiirleri bu dönemin bütün gerilimlerini barındırır. Şairliğinin yanında sanat konusundaki birikimi, fikirleri ve ressamlığıyla da dikkat çeken Fikret, Osmanlı şair geleneğindeki saray himayesi yerine kendi ifadesiyle “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” bir sanatçıydı.

Küçük yaşlarda yazmaya başladığı ilk şiirlerinde iç dünyasından gelen sesleri yansıtmaya çalışan Tevfik Fikret, Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem'in şiir anlayışları arasında uzun bir arayış dönemi geçirmiştir. Daha sonra Fransız şiiriyle tanınmış ve özellikle Françoıs Coppe'den etkilenerek kendi şiiri aramaya başlamıştır. Fikret'in Fransız edebiyatındaki "şiirsel yazı" türünün etkisiyle dize sonlarını değişik eylem kipleriyle ya da eylemsiz bağladığı şiirleri, beyit bütünlüğünü kırıp dizeyi özgür bırakması aruz ölçüsünün katı kalplarını genişletmiştir. Fikret aşırı titiz tutumu ve en küçük ayrıntılar üzerinde durmasıyla kendine özgü bir üslup yaratmış ve çağına damgasını vurmuştur. Biçimsel kaygıları hiçbir zaman bırakmamış, sürekli yenilik aramıştır. Oğlu Haluk'un, onun şiirlerinde büyük etkisi olmuştur. İkinci Şiiri Kitabı Haluk'un Defteri'ndeki (1911) şiirler, en iyimser ve umutlu şiirlerdir. Bu şiirlerinde Fikret oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri öğütlemiştir.

Sis

Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası... Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,
İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.
Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;
Yalnız işte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?

Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.
Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,
geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;
“Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.
Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;
ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan
vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tütmek ne... çoktan unutulmuş!
Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü
her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!
Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş
olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;
ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki
her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!
Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,
hele sizler...

Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi! T.Fikret –18 Şubat,1317-

Tevfik Fikret
_________________
Ey!.. Ademoğlu..
Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.
Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz.
Ben de sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.
Sizin dininiz size, benim dinim banadır...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et Facebook Profil
Sponsor Linkler







Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari    Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
: #   


Başa dön
ahriman
Zehir Hafiye
Zehir Hafiye


Kayıt: Nov 13, 2004
Mesajlar: 204


MesajTarih: Cmt Ksm 15, 2008 10:51 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #2   

rubab-ı şikeste diye bir kitabı vardı bir de haluk'un defteri o zamanlar fakültede okuduğumuz en anarşist şairdi yeri ayrıdır bende
_________________
Kuş öldürenler şair olur..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
ahriman
Zehir Hafiye
Zehir Hafiye


Kayıt: Nov 13, 2004
Mesajlar: 204


MesajTarih: Cmt Ksm 29, 2008 12:50 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #3   

Vatanım ruy-i zemin milletim nev-i beşer demiştir kendisi ...
_________________
Kuş öldürenler şair olur..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
driguisse_malis
-tritesse-


Kayıt: Mar 18, 2007
Mesajlar: 748


MesajTarih: Sal Şub 03, 2009 1:44 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #4   

Promete'yi seviyorum.
_________________
gecenin soluğunda sarı farlar,kornalar,başa yetişmek için aceleci,sankı sonu gelmeyecekmiş gibi kayıtsız...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Zoolica
Zehir Hafiye
Zehir Hafiye


Kayıt: Aug 28, 2007
Mesajlar: 338
Nerden: Salem

MesajTarih: Pts Nis 06, 2009 3:09 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #5   

Servet-i Fünun un babası rübâb-ı şikeste şiir kitabı çok güzel 2. meşrutiyette umduğunu bulamayınca evine çekildi ancak daha sonralarda edebiyat hayatına yeniden atıldı
_________________
O Gerçekten Konuşuyor...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat Tüm saatler GMT +1 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by Spectre :: Ported for PHP-Nuke by nukemods.com
Forums ©
MetalTR.NET'de yayınlanan tercümeler, biyografiler, köşe yazıları, resimler ve sair materyaller izinsiz ve kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.
Copyright © 2004-2012 MetalTR.NET
| Yasal Uyarı



Sitemap - forumtags -
Web site engine code is Copyright © 2003 by PHP-Nuke. All Rights Reserved. PHP-Nuke is Free Software released under the GNU/GPL license.
Sayfa Üretimi: 0.21 Saniye
Untitled Document