Yoga, insanoğlunun evrensel ruh ile uyum içerisinde olması ile ilgilenir ve bu uyum sağlandığında bireyin nasıl olağanüstü güçler elde ettiğini ortaya koyar. Yoga bir yaşam biçimidir ve kitaplar yerine kişisel derslerle öğrenilmelidir. Yoga'nın kuramı da uygulaması da çok eskilere dayanır. Sözcük anlamı "birlik" demektir ve üst benle birliği, en sonunda da Evrensel Ruh ya da Tanrı ile birliği anlatır. Amaçları açısından Batı mistisizmini çağrıştırsa da, yöntemleri birbirinden epey farklıdır.
Yogilerin Gücü : Her yeri gezer, bağışlarla yaşamlarını sürdürürler ve çok az giyisi giyerler. Yogiler çeşitli zihinsel ve ruhsal gelişim ölçülerinde ve bazıları oldukça etkili güçlere sahip olabilirler.
Patenjali'ye göre terk etmenin aşamaları;
1- Yama : Şiddetten uzak durmayı, yalan söylememeyi, aç gözlü olmamayı, hırsızlık yapmamayı ve başkalarından hiçbir şey (armağan bile) almamayı ve ölçülü olmayı,
2- Niyama : Temizliği, huzuru, arzulardan sakınmayı, yoğunlaşmayı ve çalışmayı, Tanrıyı tanımayı
3- Asana : Belirli amaçlar için vücudun kol ve bacakların doğru duruşunu,
4- Prayanama : Soluğun, nefesin denetimini,
5- Pratyahara : Duyuların çözümlenmesini ve denetimini,
6- Dharana : Zihnin yoğunlaşmasını ve denetimini,
7- Samadhi : Daha da yüksek bir aşama olan vecd halini içerir.
Yogi, Buddha'nın çoğu heykelinde görüldüğü gibi bacaklarını bükerek uyluk kemiklerini alabildiğince yatay tutmaya çalışır. Yaklaşık bir düzine oturuş Asana'sı vardır. Bazı çilekeşler aylar ya da yıllar boyunca bu duruşlardan birini alıp oturur. Bazıları saatler, günler hatta aylarca bir kabloya bağlı olarak cambaz gibi denge kurarak dururlar. Yine bir kısmı, her türlü acı geçene ve hareketsiz kalıp, kullanılmaz hale gelene kadar kollarını gökyüzünü doğru tutarlar. Aylarca ya da yıllarca diken ya da çivili yataklarda yatanlar vardır. Kendisine bu tür işkenceler yapan kimselere yogi denemez ancak kuşkusuz bu insanlarda da acıyı denetim altına alabilmektedirler. Bu çilekeşlere "Fakir" denilmektedir. Müslüman çilekeşlerin de Hindistan'daki bu çilekeşlere benzer, hatta bazen onları aşan eylemler gerçekleştirdikleri de görülmektedir.
Batılı görüşlere göre, yogiler ve fakirler vücudun istemsiz şekilde hareket eden bölümleri üzerinde güç elde ederler. Bize göre sadece çizgili kaslar isteğe bağlı olarak hareket edebilirken, bu insanlar kalbi ve kan damarlarını bile denetleyebilmektedirler. Buna en uygun örnek Hereward Carrington'ın anlattığı Hamid Bey olabilir. Hamid Bey diğer yeteneklerinin yanı sıra, kan dolaşımını da denetleyebildiğini öne sürmüştür. Bunun üzerine 3 doktor eşliğinde eylemi gerçekleştirmiştir. Doktorlardan biri sağ nabzını, biri sol nabzını, diğeri ise kalbini dinleyecektir. Kayıtlara göre Hamid Bey vücudunu kontrol ederek sağ nabzın 84, sol nabzın 102, kalbin ise 96 atmasını sağlamıştır. Yine Carrington'ın anlatımına göre Hamid Bey, Bay Walter A. Shawn'ın New Jersey'deki evinin arka bahçesinde üç saat gömülü kalmıştır. Bu olay ayrıca gazetelere de yansımıştır.
1837'de Lahor'da Mihrace Runjit Siugh önünde meydana gelen bir başka gösteri daha vardır ki, akıllara durgunluk verecek niteliktedir. Harridas adındaki saygın bir yogi canlı olarak kırk gün süresince gömülü kalmış, sonrasında yeniden yaşama dönmüştür. Harridan toprağın altından kırk gün sonra çıkarıldığında kendsiinde bir hayli zayıflamış olması dışında hiçbir farklılık bulunmamaktadır.
Bir başka hikaye de Londralı psikiyatr Dr. Alexander Cannon'dan... Tibet'te ziyaret ettiği manastırda tanık olduğu törende, - ona söylenene göre- 7 yıldır ölü olan bir adam tabut içinde getirilmiş, doktor adamı kontrol edip ölü olduğunu söyledikten sonra Dr. Cannon'ın gözü önünde Baş Lama'nın sözleriyle ölü ayağa kalkmış, keşişin önünde eğildikten sonra tabutuna geri yatmıştı. Ve yeniden ölü olmuştu.
Levitasyon ile oldukları yerde yükselebilme yeteneğine dahi sahip olan yogilerin amacı gösteri yapmak değildir. Bu tür faaliyetlerin gösteriye dönüşmesi yoganın amacı ile bağdaşmamaktadır.
Yoganın Türleri :
1- Hatha Yoga (Sağlık Yogası) : Beden Eğitimine benzer. Jimnastik, duruşlar, organların denetimi ve iç-dış arınmayı içerir. Doğal tedavi hareketleri ile benzerlikler taşır.
2- Mantra Yoga (Konuşma Yogası) : Sanskrit dilinde belirli kutsal ve mistik deyimlerin doğru biçimde söylenmesini içerir. "Om mane padme hum" gibi. Bunlar ritmik olarak tekrarlanır, her seferinde dikkatle doğru biçimde söylenmesi sağlanır. Ayrıca Hinduizm'de çeşitli tesbihler de bu iş için kullanılmaktadır.
3- Raja Yoga (İrade Yogası/Kraliyet Yogası) : Bu yalnızca hatha yogada ve mantra yogada ilerlemiş olanlarca uygulanabilmektedir. Nefes tümüyle iradenin denetimi altına alınır. Duyguların denetimi iç organların işleme biçimini değiştirme yeteneğini geliştirir. Mistik heceler olan "Om" ve "Aum"un kullanıldığı meditasyonlar yapılır.
4- Bhakti Yoga (Bağlılık Yogası) : Uygulayıcı genellikle yüce olanın bir yönünü simgelemek için tanrılardan birini seçer. Seçtiği tanrıya özel bir yolla bağlılığını gösterir.
5- Gnama Yoga (Bilgi Yogası) : Bununla evrene ilişkin sırlar anlatılmak istenmektedir. İzdeş ya da öğrenciler geçmiş enkarnasyonlarını hatırlamak, zihin okumak gibi uygulamalı bilgileri kazanabilmek için uğraşırlar.
6- Karma Yoga (Çalışma Yogası) : Yogi askeri alanda, sanat ve el sanatlarında olağanüstü beceriler kazanmak için dış dünyada çalışır.
7- Laya/Kundalini Yoga (Denge Yogası) : Bu yoga omurganın altında gizlenmiş sarmal biçimde yattığı söylenilen kundalini ya da yılan gücü denilen enerjiyi arttırmaya yöneliktir. Açıldığında insan organizmasının merkezi gücü (shakati) olan çakraları ya da lotüs çiçeklerini etkin duruma getirdiğine inanılmaktadır.
Cinsel Büyü : Yoga eserlerinde Tantralardan söz edilmektedir. Bunlar Puranalara eklenen kutsal kitaplardır. Dört tanesi iyi bilinmektedir. Bunlar evrensel güç Şiva (eril prensip) ile onun yeryüzünde tezahür etmiş şekli olan Şakti (dişil prensip) arasındaki diyaloglar şeklindedir. Şakti bazılarına göre Şiva'nın eşi olarak gücü ya da cinsel libidoyu simgelemektedir.
İnananlara Şakta denir ve iki sınıfa ayrılırlar. Sağ elciler ve Sol elciler. Sağ elciler günlük ibadetlerinde çıplak bir kadın heykeline ya da resmine yahut da "Srikakka" denilen, kadın cinsel uzvunu simgeleyen pirinç ya da taştan bir süs eşyası kullanırlar. Sol elciler ise toplantılarını gözden uzak yerlerde yaparlar ve ibadet nesneleri yaşayan, canlı bir kadındır. Bu tür tantra ibadetleri için beş makara geçerlidir. a- Madya (Şarap), b- Mansa (Et), c- Matsya (Balık), ç- Mudra (Jestler), d- Maithuna (ilişki)
Tantraların cinsel simgeciliği kimilerince, yüksek "ben"in alçaktaki insanla birleşmesinin felsefi simgesi ve bunun cinsel eylemle temsil edilmesi olarak nitelendirilir. Bu tür simgeciliğin Brahmanizm'de kullanıldığına kuşku yoktur. Ayrıca hiç kuşkusuz Hindistan'da zaman zaman cinsel eylemler tuhaf bir biçimce dinle birleştirilmiştir.
W.B. CROW "Büyünün, Cadıcılığın ve Okültizmin Tarihi" _________________ Ben de insanım lan!
Amaçları açısından Batı mistisizmini çağrıştırsa da, yöntemleri birbirinden epey farklıdır.
Batı mistisizmi hakkında bir bilgim yok ama araçları ve amaçları açısından sufizm ile örtüştüğü kesin. Güzel bir yazı olmuş. Bir ara bu konularla ben de çok ilgiliydim. Özellikle tasavvufla. _________________ -Abi şimdi buraya illa ciddi şeyler mi yazmak lazım?Hebele hübele yazsak?
-Lan manyak mısın?! Romantik ol olm azcık. Biraz da karamsar takıl. Şimdi bu moda
-Hmmm tamam
"Gözlerin ıslanmış kadınım. Yağmur mu yağıyor yoksa?" Oldu mu
Evet bu kitap bitsin biraz da tasavvufu araştırmayı düşünüyorum... Bir çok benzer yanları var gibi görünüyor...
Mevlevilikten başlamanı öneririm sana. Eğer biraz maneviyat sahibi bir insansan büyüleneceğini düşünüyorum çünkü. Başlangıç noktası olarak da bu yolun kutsal kitabı olarak kabul gören mesneviye bir göz at derim. Gayet ucuza bulmak mümkün bu kitabı yanlış hatırlamıyorsam (tek sorun 6 cilt olması). Belki bir gün sen de siyahlara bürünüp dönmeyi seçersin. Kimbilir _________________ -Abi şimdi buraya illa ciddi şeyler mi yazmak lazım?Hebele hübele yazsak?
-Lan manyak mısın?! Romantik ol olm azcık. Biraz da karamsar takıl. Şimdi bu moda
-Hmmm tamam
"Gözlerin ıslanmış kadınım. Yağmur mu yağıyor yoksa?" Oldu mu
saol tavsielerin ve yorumun için... gerçi dönmek filan bana ters biraz... başım döner yaşlılık malum düşerim kırarım bi yerimi sonra hehe _________________ Ben de insanım lan!
saol tavsielerin ve yorumun için... gerçi dönmek filan bana ters biraz... başım döner yaşlılık malum düşerim kırarım bi yerimi sonra hehe
Ben onları dönerken izlediğimde zaman kaybettiğim hissine kapılıyorum biliyo musun? O kadar uzak geliyo ki bana o an, o mesafe. Sanki aramızda dağlar var dönenle. Ve özlemle izliyorum huzurlu surat ifadelerini. Sonra karanlığıma dönüyorum. _________________ -Abi şimdi buraya illa ciddi şeyler mi yazmak lazım?Hebele hübele yazsak?
-Lan manyak mısın?! Romantik ol olm azcık. Biraz da karamsar takıl. Şimdi bu moda
-Hmmm tamam
"Gözlerin ıslanmış kadınım. Yağmur mu yağıyor yoksa?" Oldu mu
Madem böyle bir konu açılmış bende meditasyon ile ilgili bilgi aktarayım kaç zamandır böyle bir topic açmak istiyordum;AuorA arkadaşımız sağolsun.
Meditasyon tekniklerinde oturma ritüeli epeyce ayrıntılanır. Doğru bedensel duruşun, doğru meditasyonu üreteceğine ilişkin bilgiye dayanır bu durum. Ve çok doğrudur.
Meditasyon sırasındaki bedensel duruş çok önemlidir.
Bedeninizi nasıl rahat hissediyorsanız, öyle oturun. Bağdaş kurabilir, sandalyede, koltukta oturabilir, sırtınızı dayayabilirsiniz. Ama önemli olan oturmaktır
Meditasyonu, mümkünse günde en az bir kez yapın. Süresini, yapabildiğiniz süre olarak belirleyin. 2 dk., 5 dk., giderek artacaktır. Max15-20 dk. süreli bir meditasyon normaldir
Aynı mekanı kullanırsanız, (en azından ilk zamanlarda) meditasyon üzerinde güçlendirici etki yapacaktır.
Meditasyon sırasınca mümkün olduğunca gürültüsüz bir ortam yaratmaya çalışın
Sakince oturarak düşüncelerinizi izlemeye başlayın. Onların bazen çok gürültülü, bazen de sessiz akışını izleyin. Zihnimiz sürekli konuşur ve biz bunu normal kabul etmeyi öğrenmişiz. Halbuki sessiz kalmayı da öğrenebilir.
Bazen bu konuşmanın bir parçası olduğumuzu ve izleyici olan ben’in kaybolduğunu göreceksiniz. Bu durumda tekrar düşünceleri izleme konumuna geçin.
Teknik bu kadar basit.
İzleyici ben, sadece düşüncelerin akışına tanık olacak. Tanık bu düşünce akışı hakkında yorumda bulunup düşünce akışının bir parçası olmak tuzağına düşmemek için dikkatli olacak.
Ve zamanla tanık ben güçlenecek ve düşünceleriniz, siz onlarla özdeşleşmediğiniz halde sizden tamamen bağımsız olarak akacaklar.
Bu durumda bir enerjetik ilke harekete geçer.
Meditasyon yapan kişi, bireysel benliğini canlı tutan içsel söyleşisini farkındalık enerjisiyle sürekli canlı tutmaktadır.
Meditasyon tekniğiyle içsel söyleşinin enerji kaynağıyla bağlantısı kesilir.
Buna bağlı olarak düşünceler kendini yeniden ve yeniden üretmeye devam edemez ve giderek düşünce dalgaları sönümlenir ve en sonunda zihinsel bir sükunet haline ulaşılır.
Böylelikle, varlığının daha derin düzeylerini algılamak isteyen kişi, okyanusun dalgalı yüzeyinden dikkatini, okyanusun tüm varlığına yöneltmiş olur.
Zihinsel dalgalarımız, okyanusun dalgaları gibidir. Ama nasıl ki okyanusun yüzündeki dalgalar okyanusun bütününü temsil etmez ise ve derinlerdeki denge ve sükunet sürüp gidiyorsa,
İnsan varlığında da böyledir. Zihinsel dalgalanmalar, bireysel benlik illüzyonunu yaratır ve insan kendini bireysel benlik olarak algılar.
Zihin tam anlamıyla sükunete kavuştuğunda, varlığın daha derin katmanları dikkat alanına taşınır.
Ve varlık bireysel benlikten ibaret olmadığını,sonsuza taşan bir bilinçliliğe sahip olduğunu anlar.
Uygulamada sebat esastır. Hemen sonuç almak aceleciliğinden kurtulun. Devamlılık esastır. Sonuç ise genellikle siz sonuç beklentisinden kurtulduğunuzda beliriverir. _________________ Her hırsı kaybettim; birisi olma arzusu yoktu, Bir şeye ulaşma arzusu yoktu. Yalnızca kendi içime atılmıştım. Bu bir boşluktu ve boşluk insanı deli eder. Ama Işığa giden tek kapı boşluktur. Buna, ancak delirmeye hazır insanlar erişirler demektir.
Uzak doğu felsefesin de insanların zihnini baskılayan durumlarla aranda mesafe yaratmak açısından ve anın içinde kaybolmayı esas almak için meditasyon yaparlar. Ve en çokta insanoğlun'da doğuştan gelen ego'yu devre dışı bırakmak için çabalarlar. Ego asla öldürülemez ama aklınızı takip edip baskılarını anladığınız takdirde aranızda bir mesafe oluşturacaksınız demektir.
Yaşam boyu zihnin içine empoze edilen bir çok şeyin insanoğluna sahip olduğunu ve bir tür irade kontrolude diyebiliriz. Akılın size sahip olması değil, onun sizin uşağınız olması gerektiğinin altını çizerler..
Hinduzm felsefesine uzun bir zamandır ilgi duyuyorum. Okumak isterseniz Maharaj ve Osho'nun kitaplarını öneririm.
Ve yukarda bir yerde geçmiş evet sufizmlede bir anlamda örtüşür fakat onlar, dinlerin sömürüldüğünü ve gerçek tanrısal bilince bu şekilde ulaşılmayacağını düşünüyorlar. çünkü koşullandırılmış hiçbir şeyin içinde özgürlük yoktur. _________________ Her hırsı kaybettim; birisi olma arzusu yoktu, Bir şeye ulaşma arzusu yoktu. Yalnızca kendi içime atılmıştım. Bu bir boşluktu ve boşluk insanı deli eder. Ama Işığa giden tek kapı boşluktur. Buna, ancak delirmeye hazır insanlar erişirler demektir.
Meditasyon dinsel bir ibadet olmaktan daha fazladır... İnsanın kendisiyle yüzleşmesi, kendisini dinlemek için zaman ayırmaktır... İslamiyetle başka dinlerin karşılaştırılması yapılmıyor burda... Yoga ve Meditasyonu namaz kılmakla karşılaştırabilmeni anlayamadım açıkcası... Bunlar farklı olgulardır. Tamam belki başlangıçta dini amaç taşımaktadır ama sonrasında evrensel bir anlam ifade etmeye başlamıştır.
Konunun başka dinlere özendirme amacı yok zaten. "Hangi din daha iyidir?" gibi bir sonuca varma amacı da yok. Hatta aslına bakarsanız konunun dinle de alakası yok bile denilebilir. Burada önemli olan konuyu okumak isteyen insanların konu hakkında kültür sahibi olmalarına katkıda bulunmak, bu konuda bilgi paylaşımı sağlamaktır.
Meditasyon ve Yoga İslamiyet'e ters değildir. Hatta yukarıda fallfromgrace'in bahsettiği, semazenlerin yaptığı şey de bir nevi meditasyondur. Meditasyon, insanın ruhunu rahatlatması için gerekli bir egzersizdir. İbadet şekli değildir.
Aren ve fallfromgrace araştırmama yaptığınız katkılar için tekrar teşekkür ediyorum _________________ Ben de insanım lan!
Yav meditasyon yapcak olsam namaz kılarım daha iyi yani ben zaten namaz abdest ü$engeçlikten dolayı dine bağlı değilim bunları yapacağıma onları yaparım
Zaten bunlarda 1 Budizm ibadeti,inançlıysanız reiki,yoga,medit falan yaparsanız dinden çıkarsınız haberiniz olsun.Çünki İslam Allahtan ba$kasına ibadeti $irk sayar...
Dost tavsiye...
Sen yukarıda bahsi geçen tanrılar kavramına takıldın sanırım Oysa namaz da bir çeşit meditasyondur. Hem zihinsel hem de bedensel egzersizler içerir. Bu durumda spor yapan insanları da islamiyetten çıkaralım.
Bence kimin islamiyetten çıkıp kimin içerisinde kalacağı meselesini Allah'a bırakırsak herkes daha mutlu olur ve insanlar yanlış bilgilendirilmiş olmaz.
İslamiyetten çıkmak ne demek ayrıca? Ya inanıyorsundur ya inanmıyorsundur. Eğer inandığın halde islamiyetin özüne ters bir hareket yapıyorsan bunun adı ne olursa olsun dinden çıkmış olmazsın. Bu durumu günah tabiriyle ifade ederiz. Dinden çıkmak dediğin şey başlı başına inanmama halidir zaten. Hristiyanlıkla karıştırmamanı öneriyorum ben de sana İslamı
Neyse konu dağılmasın çok fazla _________________ -Abi şimdi buraya illa ciddi şeyler mi yazmak lazım?Hebele hübele yazsak?
-Lan manyak mısın?! Romantik ol olm azcık. Biraz da karamsar takıl. Şimdi bu moda
-Hmmm tamam
"Gözlerin ıslanmış kadınım. Yağmur mu yağıyor yoksa?" Oldu mu
Sen yukarıda bahsi geçen tanrılar kavramına takıldın sanırım Oysa namaz da bir çeşit meditasyondur. demiş fallfromgrace hak vermeden geçemicem çünkü özündeki yapılmak istenen şey aslında aynıdır.
Fakat ben din kısmıyla değil bilgelik kısmıyla ilgileniyorum. Budhaların söylemlerine ve bunu benimsemiş insanların felsefelerine bakarsanız bu asla bir tapınma değildir.
İnsan kendini bulmadan, insanın doğasını bulmadan içindeki tanrısallığı bulmadan tanrıya zaten ulaşamaz. Bir takım empozelerle olmaz bu iş. Ve meditasyonun şirkle bir alakası yoktur. Yapmaya çalıştıkları şey şudur; Zihnin baskılarından kurtulmak kendi özünü bulman ve kendini yaşaman ...
Konuyu islamiyete getirmeye bence gerek yok. kimse burada dinsel bir şeyi savunmuyor kaldı ki dinlerin bir uyuşturucu ve sömürü malzemesi olduğunu düşünürler. Bir din sıfatlandırılması yanlış olur.
Mesela görüşleri ile birebir uyan bir filmi örnek vericem;Fight club
"Sahip oldukların sonunda sana sahip olur" Onlarında anlatmaya çalıştığı budur bedensel düşünmemek iradeni zorluyacak bağımlılkları terk etmek.kendini bulmak ve yaşamak. Ve sahip oldukların sana değil senin onlara sahip olman.
"İnancınızı kaybettiğinizde özgürleşirsiniz yine filmde geçen bir replik. yani bu şekil önünüze sunulduğunda filmi kabul ediyorsunuz ama aslında onların savundukları ile birebir bir filmdir... Evet insan doğasında varolan arzuları yok edemezsiniz ama baskılarını anlarsınız. Arzu bitmeden özgürlük olmaz. Çünkü hala daha bağımlılıklarınız vardır.
"Kıçına tüy takarak tavuk olamazsın. Gelişim bir masturbasyondur" yine filmden bir cümle. Onlarda derler ki insanlaın sıfatları egoları güçlendirmekten başka bişiye yaramaz bu gelişmeyin anlamında değildir. ama hayatınızın ben merkezine koymamalısınız herşeyden özgürleşmelisiniz mantığı ile yine birebir gider.
Filmden örnekledim çünkü tepki gösterilmesi yanlış önce araştırmak lazım. Film bir çoğumuzun hatta dünyanın hoşuna gitti bir çok şeyde mutabık olduk vs vs.Öyleyse tepki göstermeden önce araştırmak lazım Yapmaya çalıştıkları şey aydınlanmana yardımcı olmaktan başka birşey değil. Nasıl algılamak istersen öyle algılarsın şu cümlelerin içinde ne gibi bir yanlışlık var ki;
Örnek;
Öfkeliye, canayakınlıkla cevap ver
Kötüye iyilikle...
Cimriye, hediyeler ver
Gerçeklerle yalancıyı sustur...
Galibiyet nefret uyandırır
Çünkü, yenilen mutsuzdur.
Yeryüzünde nefretle nefretin önüne geçilmez
Sadece SEVGİYLE...
BUDHA
Elbette ki biz doğru buluyoruz diye tapınıyor filan değiliz. Her düşünceyede saygımız var ama müslümanlığında tepki uyandırmasına sebeb olan şeylerden biride şöyle yaparsanız yanarsınız şirk koşarsınız vs. Sadece düşünmeyi ve araştırıp herşey hakkında bilgi sahibi olmanın yanlış bir tarafı yoktur..Hemen din konusuna getirmeyelim ama elbetteki herkes düşüncelerini sunmalı ama kesin yargılarla değil... _________________ Her hırsı kaybettim; birisi olma arzusu yoktu, Bir şeye ulaşma arzusu yoktu. Yalnızca kendi içime atılmıştım. Bu bir boşluktu ve boşluk insanı deli eder. Ama Işığa giden tek kapı boşluktur. Buna, ancak delirmeye hazır insanlar erişirler demektir.
Egzersiz kısmı doğru fakat hinduizm ve budizm inanç felsefesidir ve bu felsefelerle mevlevi düşüncesini karşılaştırmamak gerekir. Elmalarla armutları karıştırmayalım. _________________ MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Her düşünceye saygımız var ama müslümanlığın tepki uyandırmasına sebeb olan şeylerden biri de şöyle yaparsanız yanarsınız şirk koşarsınız vs.
Bu müslümanlıkla değil daha çok müslümanlarla ilgili Aren. Daha doğrusu müslümanlık yaptığını sananlarla:)
Alıntı:
Egzersiz kısmı doğru fakat hinduizm ve budizm inanç felsefesidir ve bu felsefelerle mevlevi düşüncesini karşılaştırmamak gerekir. Elmalarla armutları karıştırmayalım.
Benzerlikler aramanın ne gibi bir zararı olabilir ki? Kaldı ki teologlar tarafından bu konuda yazılmış kitaplar varken _________________ -Abi şimdi buraya illa ciddi şeyler mi yazmak lazım?Hebele hübele yazsak?
-Lan manyak mısın?! Romantik ol olm azcık. Biraz da karamsar takıl. Şimdi bu moda
-Hmmm tamam
"Gözlerin ıslanmış kadınım. Yağmur mu yağıyor yoksa?" Oldu mu
Benzerlik arayabilirisin buna bir sözüm yok ama aynıymış gibi lanse etmek çok farklı yorumlara yol açabilir ki mevleviliğin özünü bilmeyen çok kişi yanlış düşüncelere sahip olabilir. Örnek : Mesela birçok kişi mevlevilik dergahını ve mevlevi tarikatını Hz. Mevlana kurdu sanır fakat yok böyle bir şey. _________________ MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
İnsanların hayata dair taleplerinin azaltılıp insanların -bence- bir nevi zamanımsı yaşamasına neden olan bir akım.
Dinin genel çizgisinden çok da ayrı değil. Meditasyon vs gibi şeylerin bedensel yararlarını bir kenara bırakarak yapılmış bir yorum olması haricinde, bir yaşam tarzına getirildiği zaman tamamen bir ziyan.
Aylık 300 ytl ile geçinen bir insanın o koca koca toplarla yoga yapması ne kadar komik olurdu değil mi?
Amaçları açısından Batı mistisizmini çağrıştırsa da, yöntemleri birbirinden epey farklıdır.
Batı mistisizmi hakkında bir bilgim yok ama araçları ve amaçları açısından sufizm ile örtüştüğü kesin. Güzel bir yazı olmuş. Bir ara bu konularla ben de çok ilgiliydim. Özellikle tasavvufla.
olay kozmik birlik aslında orda, varlığın birliği görüşü ortak, batı mistizmi yakınlığına gelince; avrupa'nın eski pagan dini, hindu inancının ordaki avrupa sürümü gibi bi'şeydir aslında, süre geçtikçe ayrı gelişip ayrı yozlaşıyo'lar doğal olarak, hindu yozlaşmasının içinden buda çıkıp bir sistem geliştirmiş o ayrı..
AccurseD demiş ki:
Egzersiz kısmı doğru fakat hinduizm ve budizm inanç felsefesidir ve bu felsefelerle mevlevi düşüncesini karşılaştırmamak gerekir. Elmalarla armutları karıştırmayalım.
sanırım dediğin olay teoloji/teozofi farkı, bu ayrım önemli..
Yukardaki arkadaşımıza katılıyorum. Doğa dinleri zamanla yozlaşmıştır. Veya Tahribata uğramıştır desem daha yerinde olur... _________________ Darkness Always Kill The Light!
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Şu An Bağlı: 
SSS
Arama
Üye Listesi
Kullanıcı Grupları
Can Sıkıntısı Giderici!
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun
Giriş
Günlükler
Günlük Kontrol Paneli
Günlüğüm
). Belki bir gün sen de siyahlara bürünüp dönmeyi seçersin. Kimbilir
yaşlılık malum düşerim kırarım bi yerimi sonra hehe
