ShibataKatsuie Geçerken Uğrayan
Kayıt: Dec 08, 2004 Mesajlar: 10
|
Tarih: Sal Arl 14, 2004 7:16 am Mesaj konusu: DEATH - Seçme Parçalardan çeviri türkçe |
Mesaj: #1 |
|
Chuck nelerden bahsediyordu yazdığı eserlerde?
İnsan yaşamını sorgulardı ve “Overactive Imagination” parçasında şöyle demişti : “Senin var oluşun bir senaryodur.Yaşam senin için bir oyundur. Rolünü sonuna kadar oynarsın. Senin hasta bağımlılığını arttıran aktif bir hayal gücüdür. Boş kabuğunu köle yapan...”
Yaşamın ciddiyetini gözler önüne sererdi ve “Nothing Is Everything” parçasında şöyle demişti : “Yaşamak hoşumuza gider ve günlerimizi paylaşırız. Başka bir dünyada, oldukça uzakta farklı bir mevcudiyet, hemen hemen neredeyse aynı. Çatışma üzüntüdür ve kahkaha acıdır. Söyledikleri şeyler için onların gözlerinin derinliklerine bak. Yaşamın ne verdiğini inkar etmek! Zihinsel gölgenin arkasında yaşamalıdır. Duygular yaşamın kontrolünü her gün üstlenir.”
Saygısız, kişiliksiz, hayatını ot gibi ben merkezci duygularla yaşayan müzik severlere, icracılara, gerçek heavy müziğini yaralayanlara “Mentally Blind” parçasında “Sınırlı beş para etmez hayata yaklaşan düşüncelerinle ne yapacaktın? Yeteneklerinin eksikliğinin seni yansıttığı düşüncelerin kendine, yıkıcı. Umutsuzluk senin kazancındır, zevk ahlaksızlıktır. Senin öykülerine av olarak düşmek için mahkum olmuş. Senin için gelecek hiç bir yerde değildir. Her dakika senin türünün basmakalıp sözleri, saygısızlıkla bir bireyden sürekli bahseder. Pişman olacağın suçlamaların, aklen kör gelinen fikirler zehirlidir. Gücünü topla, yüzeysel bir insan seni bulacak” diye seslenecekti.
Güçlü ve ne yaptığını bilen insan modeli için de “Individual Thought Patterns” parçasında “Zihinsel aldatmanın esirleri kendi kararının içinde özgür olur. Kütleleri idare etmek için kelimeleri değiştirmek, birinin kendi güvensizliğini örtmek, bir ilacın beslediği gibi felç olmuş akılların hayal gücünü besler. Hipnotik bozulmaya uğramış liderlerin takipçileri, sadece kusur bulmak için yaşamlarını yaşarlar. Bireysel düşünce modelini yaratmak için resmi çizdiğimizde, görünmez çizgi nerededir” diyecekti.
Kadere nasıl bakıyordu peki? “Destiny” parçasında şöyle diyordu : “Zaman bizim kabul etmek zorunda olduğumuz bir kavramdır. Bazen beklenmedik anlarda korkarım. Ben kargaşanın arkasında bizim için gerçeği bekleyene inanırım. Baktığımız engellerden sonra yaşamımıza değer biçer ve güvenirim. Yaşamlarında ne gibi yolları niçin denediklerini sorgulamanın yılları... Böylece ruhlarımızı birleştirebilirdik. Onaylamak zorunda kaldığımız acıdan kaçabilmek için hiç bir yol olmadığını biliyorum. Gerçek olan diğer yarısını bulmak. Kader hepimizin neyi bulmaya çalıştığıdır, kader seni ve beni bekliyordu”
“Suicide Machine” efsanesini bilmeyen yoktu ve “Yaşam devam ederken, önemser görünmez hiç kimse. Ama yaşam devam ederken istekler ortaya çıkar, orada güçlü bir şekilde durulacaktır. Acıyı uzatmak, sonunda ne kadar sürecek? İntihar makinesi. Saygınca ölmek için bir istek, çok fazla şey mi istenmiştir? İntihar makinesi. Bazı kişilerin acılarını inkar etmesi ne kadar kolaydır” diyecekti ve bir nevi hayattaki zorluklara karşı güçlü olunması gerektiğini belirtecekti.
Topluma lider kesilen kesimlere de filozof diye ironik takılarak tepkisini dile getirecekti “The Philosopher” parçasında : “Benim neyi hissettiğimi hisseder misin, ne gördüğümü görür müsün, ne işittiğimi işitir misin? Senin hayal dünyan ile gerçekliğin arasında çizmek zorunda olduğun bir çizgi vardır. Yaşamımı yaşar mısın yada aldığım nefesi paylaşır mısın? Senin aklın bizzat kendine ait değildir, nasıl farz edeceğim hakkında vaaz verirsin, lakin kendi cinsel özelliklerini bilmezsin. Yalanlar senin diğer kararlarını besler. Filozof...Sen her şeyi en iyi şekilde bilirsin.”
Chuck “Symbolic” parçasında geçmişi, anıları ve bu anıların hediyelerini irdelemeyi ihmal etmiyordu : “Ben yaşamayı kastetmiyorum, ama ben kendim yardım edemem. Yaşamın bir anında, anıların tadına bakmayı hissederken, yıllar hala aynı gözükürken, gözlerimi kapatıyorum ve kendi içimde açıyorum. Değerli anıların hediyelerini anımsıyorum”
Yaşadığımız yaşam bize aynı gelebilirdi ama ince düşündüğümüz zaman, geçmişe baktığımız zaman güzel şeylerin de olduğunu görecek, anılarımızda kalmış o anların bize haz verebileceğini, kendimizi yeni bir yöne çekebileceğimizi öğrenecektik. Çünkü ne olursa olsun yaşanan şeylerde her zaman bir anlam vardı ama önemli olan insanların bunu nasıl karşıladığı, nasıl reaksiyon gösterdiği ve hayatını hangi yöne çektiğiydi. “Symbolic” parçası bu bağlamda çok derin şeyler ifade eder. Aynı zamanda ölen kardeşi Frank’ı aklına getiriyordu bu parçayla.
Hayatın zor bir bütün olduğunu, ne dersek diyelim bazı şeylerin yetersiz kalacağını, bazen karamsar düşüncelerin bize hakim olabileceğini ve bunu yansıtan ruh halini “Empty Words” parçasında bize sunuyordu : “Küller ve umutlar bir bağı paylaşır. Değişimin rüzgarları boyunca sözcükler uzaklara uçar. Görüntüler düşüncelerinde dövmelenmeliyken, güçlü yürümek bazen zoru aramaktır. Cevaplar bulunamadı başkalarının yazısında yada eğitilmiş bir aklın sözcükleri hafızalarımızın değerli dünyasında. Kendimizin hapsedildiğini buluruz, ustura gibi keskin pençeler ruhumuzu yırtar. Umutlar potansiyel bir inciniş, hiçbir şey gerçek değil midir? Sonsuza dek derinliklerde olurken, boş sözcüklerin dünyasında, bu saldırılardan kaçış yok. Boş sözcükler...”
İnsanlar arasındaki iletişimin bozulmasını, kopmasını ve ilişkileri düzeltmektense sürekli kavgayı tercih eden iletişimden yoksun bir toplumu anlattığı “Lack Of Comprehension” parçasında “Etkilemek için ayıplama korkusu, onlar bazı şeyleri anlayamazlar.Yalan söyleyen zaafları örtmek için bir özür, yalanlar. Suçunu ve acını yatıştırmak, yaşama biçim verilmesinde paylarını almayan insanlar, yok olmayı yaratan, yalanlar. Sizin kendi gözlerinizden önce doğrular, hataların bir yansıması, sonunda inkar edeceksin. Bir yaşamın ölümünde senin görevin, anlayış eksikliği, basma kalıp sözlerinle başarılı olmak. Oluşmuş akıllarında iletişim kurmak, kendi içlerinde bunalım, kendi bedenleri ve kanlarında boğulan, yalanlar. Suçlamak kolay, girişimlerde bulunmaktan korkar, yaşamın sonunu açıklamak için, yalanlar” diyecekti.
Ona göre ölüm sonrası yaşama bakış açısı nasıldı? “Misanthrope” da biraz bahsedecekti : “Bilgi meraklı yaşamla oluşturularak alınır. Ölüm sonrası yaşamdan umut getirilebilir. Yaşamı verenin altında, bizim güneşimiz. Başka bir türün sınavı tamamlanmıştır. Onlardan bir görüş yükseklere yerleştirildi ve gökyüzü nefes aldı.”
Hayata dair sorduğumuz bir kaç soruyu kendisi de soracaktı “Perennial Quest” eserinde : “Yolculuk merakla başlar ve ruhla gelişir, soruları hisseder. Yürüdüğümüz taşların üzerinde bir seçim yaparız yönümüzde. Bazen asla bilinemez, bazı zamanlar oldukça iyi bilinir. Bizi arkada tutan kötülükler süzülür. Açlığının gerçekliğinin ne olduğunu kavramayı üstlenirsin. Yarınları tasarlayıp duran yılların sorusuna beni katıyor musun? Cevaplar için yılların sorusunu araştıran, izlenen rüyalar nerede ve zaman bir sınamadır. Bu yazılan sözcüklerin arkasında basit bir planı paylaşıyorum, hissettiğimiz yola asıyorum. Üzüntünün nehirlerinden, okyanusların derinliklerine kadar, umutlarımla yolculuk ettim onlarda. Şimdi, geriye dönüş yok. Niçin sorularımı soruyorum? Bugün nedir? Yarın ne zaman?”
Herkesin delicesine sevdiği “Spirit Crusher” parçasında da “Görünüşte insan, kalpte canavar. İzin verme doğrularını parçalamasına. Suçluluk değil, basit bir görünüşle besler. Ruh Ezicisi. Güçlü kal ve sıkı bekle. Ruh Ezicisi. Ezen ve öldüren gaddar bir tür, merhamet yok, tadına varılan bir zevk” diyecekti ve bazı kendini bilmez insanlara gerekli cevabı verecekti. Gerçek heavy müziğin daima desteklenmesi, gerçek olan sanatın uygulanması için seslenişlerde bulunacak, maddiyattansa maneviyatın önemli olduğunu betimleyecekti..
Peki insanların iç dünyalarındaki eziyetlerle nasıl ilgilenecekti? Human albümündeki “Together As One” parçasında şöyle diyecekti : “Kötü bir yaratılışla tanımlandırılmış, berbat görünümleri alay konusu yapılmış, acı ve sevinç her ikisi de paylaştırılmış. İki akıl, iki kalp, tek ruh, zihinsel ayrılık, gizliliğin bir illüzyonu. Hep birlikte - Onlar başkalarının yaşamlarını emerler. Herkes gibi - Yaşayacaklar ve ölecekler. Yaşayan cehennem başladı. Bir kabus gibi görünür, sözlerde kusur bulunur, onların baktıkları gibi bakarak normal olan şeyler anormal görünür. Bedensel zevklerle bağlanır”
Ve de insanoğlunun güçlü bir yapıda olması gerektiğini, umutlarının ölmemesini, hayatta her şeyin olabileceğini, güzel zamanları elde etmenin kolay olmayıp içimizdeki mevcut güçle bunu elde edeceğimizi ve güzel zamanların tadının çıkarılmasından bahsettiği “The Flesh And The Power It Holds” parçasında “İhtiraslar rüzgarla taşınan ateşte olduğu gibi yakar. Bir zamanın sonu, bir zamanın başlangıcıdır. Seni bir yolun yukarısına inşa eder ve gözyaşları. Geri doğrulursun, bir zamanın sonunda bir zaman başlar. Dokun, tadına bak, solu, tüket” diyecekti.
Bu parça dahilinde kesinlikle ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu parçada özel olarak hissettiğim bir şey var. Söz konusu parçanın 4:15’inci dakikasında Chuck’ın muhteşem virtüözlükte, insan ruhunu coşturucu, göz yaşartacak güzellikte bir solosu var. Bu esnada sadece onun gitar solosu ön planda işitilmektedir ve arka planda da bas gitar, davul zilleri eşlik etmektedir. Başka hiçbir ses de yoktur. Aslında bu soloyla bize o kadar önemli bir mesaj veriyor ki kaç kişi vermek istediği mesajı anlamıştır? Öncelikle size şunu sormalıyım: Solo öncesi nasıldık, solo sonrası nasıl olduk? Bu soloyu dinledikten sonra garip bir ruhsal devinim içine girmiyor muyduk ve içimizde bir şeyler uyanmıyor muydu? Peki Chuck bu parçada ne diyordu?
“BİR ZAMANIN SONU BİR ZAMANIN BAŞLANGICIDIR.”
Parçada liriksel olarak söylediği bu müthiş sözü, müzikal olarak bize bu soloyla yansıtıyor ve hissettiriyordu :
“SOLO ÖNCESİ (BİR ZAMANIN SONU) – SOLO SONRASI (BİR ZAMANIN BAŞLANGICI)”
Chuck, gitar solosuyla, sadece müzikal bir sesle solo sonrası yeni bir yaşamın, güçlü, mücadeleci, sorgulayıcı ve güzel bir yaşamın anlatım ifadesini filozofça salgılıyordu bize. Bilmiyorum kaç kişi bu mesajı gerçek manada anlayabildi ve hissedebildi? Chuck bu denli derin bir mesaj veriyordu bizlere ve bu kadar etkin, vurucu bir anlatım ifadesine doğru kelimeleri nasıl kullanabilirim ki! Kesinlikle kelimeler boğazımda düğümleniyor ve Chuck’ın neler ifade etmeye çalıştığının gerçek manada bazı kişiler tarafından bilinememesi beni gerçekten de rahatsız ediyor. Zaten “Flesh And The Power It Holds” çalışması yaptığım araştırmalar dahilinde Chuck’ın en çok sevdiği parçaymış.
Yaşamın sırlarla dolu olduğunu “A Moment Of Clarity” parçasında şöyle betimleyecekti : “Yaşam bir gizem gibidir, bir çok ipucuyla, ama bir kaç cevaplarla. Neye bakabildiğimizi kendimize anlatabilmek. Gerçeklikten bizi koruyan mesajlar için.” _________________ A.Ç. |
|