Giriş
veya
Kayıt Ol
::
Ana Sayfa
::
Hesabınız
::
Forumlar
::
Haberler
::
Kritik
::
Fotoğraf Galerisi
::
Hosting
::
Köşe Yazıları
::
Menü
Site
Ana Sayfa
Forum
Haber Gönder
Haber Arşivi
Site Kadrosu
Extra
Hosting
En İyi 10
İnteraktif
Demo & Mp3 Arşivi
Video İzleme
Fotoğraf Galerisi
Destek
Destekleyenler
Linkekle
Bizi Öner!
İçerik
.
Yerli Gruplar
.
Yabancı Gruplar
.
Biyografiler
.
Albümler
.
Albüm Kritikleri
.
Röportajlar
.
Köşe Yazıları
.
Köşe Yazıları Arşiv
.
Dergiler
.
Etkinlikler
·
Gitar & TAB
Albüm Kritikleri
·
KORN - The path of totality
·
Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
·
Cyntia - Endless World (2012)
·
Tiamat - The Scarred People
·
Moonspell Alpha Noir-Omega White.
·
Ghost - Opus Eponymous
·
Testament - Dark Roots of Earth
·
Lamb of God - Resolution
·
Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
·
Pentagram - MMXII
Kısa Haberler
[
Haber Arşivi
]
Son 10 Haber
·
100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 759 okuma ]
·
Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3070 okuma ]
·
SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5718 okuma ]
·
OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 13856 okuma ]
·
Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14394 okuma ]
·
Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13726 okuma ]
·
DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15236 okuma ]
·
Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15284 okuma ]
·
Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16408 okuma ]
·
Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17360 okuma ]
[
Devamı Haberler Bölümünde
]
Fotoğraf Galerisi
B Noktası
B Noktası
B Noktası
Heretic Soul @ Waldb ...
Heretic Soul
Heretic Soul
Heretic Soul @ Rock ...
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
[ Fotoğraf Galerisi ]
Rastgele Biyografi
Saints'N'Sinners
MetalTR Arama
Üyelik
Üye Olun
Kayıp Şifre
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodunu Girin:
Üyelik:
Bugün:
0
Dün:
0
Bekleyen Üyelik(ler):
3
Toplam Üye:
42,762
En Son Üye:
electric_wizard
Şu An Bağlı:
Misafir(ler):
422
Üye(ler):
0
Toplam:
422
Forumlardan
SSS
Arama
Üye Listesi
Kullanıcı Grupları
Can Sıkıntısı Giderici!
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun
Giriş
Günlükler
Günlük Kontrol Paneli
Günlüğüm
Uzakdoğu Sineması
Sayfa
1
,
2
,
3
Sonraki
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Önceki başlık
::
Sonraki başlık
Yazar
Mesaj
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:13 pm
Mesaj konusu: Uzakdoğu Sineması
Mesaj:
#1
Uzakdoğu Sineması
Yazar: Tuna Yılmaz
Yaşı yüzü çoktan aşmış olsa da hala sanat dalları arasında en genci olan sinemanın tarihine şöyle bir göz gezdirdiğimizde sürekli olarak belirli ülke sinemalarının yerkürenin diğer bölgelerini etkileyip kendine has bir dil ya da anlatım tarzı tutturduğunu görüyoruz. Bu ilke sinemaları daha detaylı incelendiklerinde tarih sahnesine ilk olarak belli bir akım ile çıktılar. Alman dışavurumculuğu, İtalyan yeni gerçekçiliği, Fransız yeni dalgası... vs. Bu sinemalar bu akımlardan evvel de vardılar elbette. Ancak bir ülke sineması olarak yoğun biçimde dikkat çekmeleri hep bu akımlar sayesinde oldu. Amerika Birleşik Devletleri'nde bile durum buna benzer biçimde gelişti. Amerikan filmi ile Hollywood yapımlarının aynı şey olarak algılandığı bir zaman süreci sonunda ortaya çıkan Amerikan Bağımsız sineması bile Hollywood dışı durarak "Amerikan" sineması olarak adlandırılmayı hak etmeye başladı. Ancak Hollywood’un geniş ve öğütücü çarkları her şeyi olduğu gibi bu bağımsız ruhu da bünyesine katıp eritmekte beis görmeyecekti. İşte gözler böyle bir ortamda yeni bir mecra arayışa kaydığında vakit bundan çok yakın bir süre öncesini gösteriyordu.
Sinemayla ilgilenenlerin yeni heyecan noktası artık Uzak Doğu olmuştu. Çin, Kore, ya da Tayland gibi ülkelerden gelen bir genç sinemacılar kuşağı önce festivallerde dikkat çekmeye başladılar. Sonra bu ilgi sinefillerin yoğunluğunda yaşanmaya başladı. Son aşama ise bu elitist kitlenin ardından salon seyircisinin ve majör dağıtımcıların bu filmlere kayıtsız kalamamaları şeklinde gerçekleşti. Bugün bu aşamaların tamamlanıp artık bir realite olarak Uzak Doğu sineması trendinden bahsetmek mümkün hale geldi. Tüm film festivallerinde artık mutlaka bir uzak doğu sineması örneği bulmak mümkün. Sinemayla ortalamanın üzerinde ilgilenen herkes arşivine mutlaka yakın dönem bir uzak doğu yapımı film alıyor. İşte aşağıdaki satırlarda bu arşivlerde filmlerine en çok rastladığımız ülkeler, bu ülkelerin en çok göze çarpan yönetmenlerinden bir kaç tanesi ve ortak özellikleri üzerine bir kaç kelam yer alıyor. Hemen hatırlatalım bu sadece genel giriş niteliğinde bir yazı, ne bu ülke sinemaları ne de bu yönetmenler hakkında bu kadarın yeterli olmayacağı aşikâr. Sonuçta ezcümle bu ülkelerden gelen ve son dönemde en çok konuşulan film ve yönetmenleri bulacaksınız aşağıda...
Çin/Tayvan
Çin dünyanın en büyük gücü olmak için gün sayarken bir takım yönetmenler de daha fazla gözle görülür hale gelmeye başladılar. Bu noktada Çin'de hala bazı açılardan film çekerken devletin önemli bir kontrol mekanizması olmasının büyük önem taşıdığını hatırlatmakta fayda var. Bu da bazı yönetmenlerin ülkeleri dışında işler yapmalarına ya da ülkelerinde film çekeceklerse de belirli konuların dışına çıkamamalarına neden oluyor. ABD'ye geldikten sonra bir anda parlayan Tayvanlı Ang Lee, önce çok fazla özüne dönmeden kotardığı işlerin ardından Wo Hu Cang Long (Crouching Tiger, Hidden Dragon, 2000) ile Uzak Doğu sinemasına olan ilginin patlamasına neden olan isim olarak anılabilir. Filmin ABD'de büyük ilgi görmesi hatta Oscar'lardan eli boş dönmemesi meraklı gözleri de yönetmenin geldiği topraklara çevirdi kuşku yok ki. Lee son filmi Brokeback Mountain (2005) ile belki Uzak Doğu filmi yapmayacaktı ama sinemada artık yeni bir trend başlamıştı. Bir diğer Çinli yönetmen Zhang Yimou ise uzun süre elitlerin bilgisi dâhilindeyken ünlü Çinli ve Hong Kong'lu yıldızları oynattığı filmi Ying Xiong (Hero, 2002) ile bir anda ünleniverdi. Gerçek anlamda bir başyapıt olan filminde dövüş sanatlarının en ustalıklılarını görmekle kalmıyor inanılmaz derece incelikle işlenmiş bir sinematografiyle karşılaşıyorduk. Çin'in eski efsanelerinden esinlenen film Crouching Tiger Hidden Dragon'un yolundan gidiyor ama önceki filmi fersah fersah geride bırakıyordu. Yimou son filmi Shi Mian Mai Fu (House of Flying Daggers, 2004) ile yine aynı türden Çin efsanelerini beyaz perdeye taşıyacaktı. Bir diğer yönetmen Tsai-Ming Liang ise festivallerin demir başı olarak Çinli/Tayvanlı kimliğiyle önemli bir yer sahibi olarak adını duyuracaktı.
Hong Kong
Hong Kong sineması denince artık ilk akla gelen isim Wong-Kar Wai. Sadece ülkesinin değil belki de dünyanın en iyi yönetmenlerinden biri olan Kar Wai'nin kitlelerce keşfi Cheun Gwong Tsa Sit (Happy Together, 1997) filmi ile Cannes film festivalinde gerçekleşti. Sonraki filmi olan ve tüm dünyada olduğu kadar burada da kült bir hayran kitlesine sahip olan filmi Fa Yeung Nin Wa (In The Mood for Love, 2000) ise tüm zamanların en iyi aşk filmlerinden biri olarak tarihe geçti. Benzersiz görsel üslubu, zaman ve anı eşsiz bir biçimde vurgulayan kurgu yapısı ile Kar Wai tekil bir isim olarak aslen bir ülke sinemasına bağlanabilecek bir adam değil. Bunun ispatı diğer Hong Kong'lu yönetmenlerde yatıyor diyebiliriz. Hong Kong sineması denince ilk akla gelen şüphesiz aksiyon filmleri. Tsui Hark tarzı bir sinemayı benimseyen John Woo'nun Laat Sau Sen Taan (Hard Boiled, 1992), Ying Hung Book Sik (A Better Tomorrow, 1986) ya da Dip Hyut Shueng Hung (The Killer, 1989) gibi filmleri bugün tüm dünyada aksiyon severlerin ezbere bildiği filmler. Quentin Tarantino'nun bile filmlerini Woo'dan çaldığı sahnelerle çektiği iddiaları hala taze. Hızlı bir kurguya eşlik eden şiirsel bir dramatik yapıyla özdeşleşen Woo Amerika'ya transfer olduktan sonra da bu yapıyı iyice abartarak kendi markası haline getirdi. Ağır çekim çatışma sahnelerine eşlik eden görkemli müzikler gibi seyirciyi resmen gaza getiren filmlerin adamı Woo artık eskisi gibi iş yapamasa da ismi yine de filmlerini görmek için yeterli sebep denilebilir. Bkz. Face/Off (1997)! Jackie Chan filmlerine ise burada değinmiyoruz bile!
Kore
Uzun süredir bir film endüstrisi olmasına rağmen belki de bölünmenin getirdiği bir olasılıktan ötürü pek sesi soluğu çıkmayan Kore sineması bugünün kükreyen devi desek abartmış sayılmayız. 2002 yılında Venedik Film festivalinde ikincilik ödülü kazanan Chang Dong Lee imzalı Oasis filminin ardından asıl bomba Cannes'da patladı: Chan-Wook Park'ın Oldboy'u hem elit sinema kesimlerince hem de film manyaklarınca baş tacı edildi ve Kore sinemasına olan merak körüklendi. Kim-ki Duk ise Bin-Jip (Boş Ev, 2004) ve Samaria (Fedakar Kız, 2004) filmleriyle film festivallerinin en fazla aranan isimlerinden biri oldu. Şiddetten beslenen ve video estetiğine yakın işler çıkartan Park'ın aksine Kim-ki Duk'un sineması olabildiğince minimal ve yalın kalmayı başararak bir şeyler anlatma derdinde. Bu açıdan Kore'de belirli bir ortak yapım algısı olduğundan bahsetmek zor. Kore açıkçası bir ülke sineması değil yönetmenler sineması özelliği ile ilerlemesine devam ediyor. Japon sinemasının sayesinde dikkat çeken bir diğer Kore ihracıysa korku filmleri; Japon korku filmleri gibi atmosferik korku yaratmayı tercih eden filmlere ve yönetmenlere Janghwa, Hongryeon (A Tale of Two Sisters, 2003) ile Kim-Ji Woon'u örnek vermek mümkün.
Japonya
Japon sinemasının günümüz trendleri içindeki yerinden bahsedeceksek eğer, tek bir kelime var kullanmamız gereken: Korku filmleri... Evet, koskoca Japon sinemasını tek bir janra indirgemek asla doğru değil, ama genel gidişata baktığımızda en fazla dikkat çeken Japon filmlerinin Japon korku filmleri olduğunu söylememek de yalan olur. Japonların yarattığı bu korku filmi fenomeni ardından Kore gibi ülkelerden de bu tür yapıtların ses getirmesine hatta vizyon şansı bulmasına neden oldu. Bu açıdan ilk akla gelebilecek isim, farklı türlerde eserler verse de Takeshi Miike. Yılda 50 film çekme gibi garip ama üretici bir yanı olan Miike Odishon (Audition, 1999), Chakusin Ari (One Missed Call, 2003) ve Gozu (2003) gibi filmlerde gore estetiğini de yeniden canlandırdı diyebiliriz. Özellikle Ichi The Killer adlı filminin bu aşamada beyaz perdede yarattığı kan ve şiddet onun sinemasının da alamet-i farikası haline geldi. Japon korku sinemasının diğer kanadında ise Hideo Nakata oturuyor. Ringu (Halka, 1998), Ringu 2 (Halka 2, 1999), Ringu 0 (Halka 0, 2000) ve Honogurai Mizu No Soko Kara (Karanlık Sular, 2002) gibi korkutma özelliğini tekinsizlikten, sessizlikten, belirsizlikten alan filmler daha fazla bilinir hale geldiler. Bu tür korkunun daha tercih edildiğini yine bu filmlerin Hollywood tarafından yeniden çekilmelerinden de anlayabilmemiz mümkün. Japon sinemasının en fazla dikkat çeken tarzı ise tamamen Japon malı olan Animeler. Ama bu da başlı başına ayrı bir yazı konusu...
-------------------------------------------------------
İsteyen herkes film tanıtımı yapabilir, hatta yapın sevinirim.
Tanıtım yaparken belirli bir standartta yapın. (eğer forum kodlarından pek anlamıyorsanız bana ulaşabilirsiniz)
-------------------------------------------------------
Niçin uzakdoğu sineması?
Pek çoğumuz itiraf etmekten hoşlanmayacak olsa da, neredeyse hepimiz Amerikan sineması ve onün "kültürü" ile büyüdük. Şu an televizyonda - sinemada izlediğimiz "Türk" yapımı filmler, diziler, showların çoğu Amerika'dan alıntıdır.
Hepimiz biliriz Amerikan yeni jenerasyon gençlik korku filmlerini. Ya da seks kokan romanik filmleri. Seks kokmasalar bile kendini aşamayan klasik aşk filmlerini. Sıkılmadınız mı? Ben sıkıldım.
İlk uzakdoğu filmim "My Sassy Girl" idi. Belki de yapabileceğim en mükemmel başlangıcı yapmışım. Detaylı açıklaması altta var o yüzden çok değinmeyeceğim.
Bayağılaşmış Holywood stilinden sıkıldığınızda yapabileceğiniz en iyi şey, kendisini ve sinemasını tamamen özgün yaşayan, kapılarını dış dünyaya kapadığı için kendi kültürü hariç çok az şeyden etkilenmiş saf, duru, eşsiz anlatımlı uzakdoğu sinemasına atmak olacaktır. Orada filmler orjinal, hikayeler orjinal, karakterler orjinaldir. İşleniş alışılagelmişin dışındadır. Film izlerken gerçekten zevk alırsınız. En son ne zaman küfürsüz bir filmde kahkahalarla güldünüz?
Elbette buna istisnalar da var. Kimi Güney Kore ve Japon film yapımcıları Amerikanlaştırılmış filmler üretiyor. Ama bunlar kendilerini çok belli ediyor ve zaten bu sayfalarda yer almayacaklardır.
Değişiklik arayanlar, uzakdoğu kültürüne merakı olanlar, film izlemekten hoşlananlar, sizi çok bekletmeyeyim de aşağıdaki filmlere bir göz atın.
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Çrş Arl 24, 2008 10:55 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Başa dön
Sponsor Linkler
Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari
Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
:
#
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:14 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#2
My Sassy Girl [Kore]
Yeopgijeogin geunyeo (2001)
Kader, sevdiğin kişi için tesadüflerden bir köprü inşa etmektir.
Yönetmen
:Jae-young Kwak
Yazar
:Ho-sik Kim (roman)
Jae-young Kwak (beyazperde uyarlaması)
Yayımlanma tarihi
: 27 Temmuz 2001 (Kuzey Kore)
Tür
: Komedi, Drama, Romantik
Kimler izlemeli
: Romantik komedilerden hoşlananlar, klasik Amerikan gençlik romantizminden sıkılanlar, duygusallıktan hoşlananlar, eğlenmek için vakit geçirmek isteyenler
İdeal izleme türü
: Sevgili ile birlikte battaniye altında sıcak içeceğinizle birlikte.
Güney Kore sinemasının etkileyici yapımlarından biri olan My Sassy Girl, gerçek bir hikayeden kitaplaştırılmış ve sonrasında sinemaya uyarlanmış bir yapım. İki saat boyunca sizi doyasıya eğlendiren ve hüzünlendiren filme, IMDb’de ve forumlarda oylayan kullanıcıların yarısından fazlası gibi, ben de tam not verdim.
Uzakdoğu sinemasının böylesine mükemmel yapımlarına karşı, popülaritesinin düşük olmasını nimet bilen Amerikan firmaları, bu filme de el atmış ve yeniden çevrimine başlamış. Bunu duyunca içim cız etti; bırakın aynı konuyu işleyen bir filmi, aynı isimde bir film olmasına bile gönlüm el vermez. Hele bir de Ji-hyun Jun ve Tae-hyun Cha‘nın yerini başka bir ikilinin alması ise kaldıramayacağım bir yük.
My Sassy Girl’ü Koruma ve Yaşatma Derneği’ni göreve çağırıyorum. Bu zulme engel olun!
Altyapı açısından da oldukça sağlam olan film, detaylarında ilginç ve kaliteli notlara yer veriyor. Esaslı bir romantik bir film olmasına karşın hiç öpüşme sahnesi içermemesi, kızın isminin hiç telaffuz edilmemesi, ‘Kader; sevdiğin kişi için, tesadüflerden bir köprü inşa etmektir’ sözü bunlardan bazıları.
Alıntıdır : Sinemablog
Şiddetle tavsiye ettiğim son derece orjinal bir romantik komedi
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Sal Arl 23, 2008 10:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:14 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#3
Daisy [Kore]
Daisy (2006)
Yönetmen
: Wai-keung Lau
Yazar
: Jae-young Kwak
Yayımlanma tarihi
: 9 Mart 2006(Kuzey Kore)
Tür
: Dram
Kimler izlemeli
: Resim çizenler, hüzünlenmeyi sevenler, ağlamak isteyenler, Koreli oyuncular ve yapımcı & yönetmen ile avrupa (Hollanda) birleşimini merak edenler, hayattaki tadları yeniden yakalamayı hedefleyenler, "çok geç olmadan"cılar.
İdeal izleme türü
: Tek başınıza, yanınızda mendil.
Konusu : Daisy (Papatya) konusunu aynı kadına aşık olan bir dedektif ve seri katilden alıyor. Hikayede kızımız Jun bir gün kendi sergisini açmayı hayal eden sokak sanatçısını canlandırıyor, Jung ise ona aşkını anlatamayan seri katili.
Film Hollanda'da geçiyor, bu yüzden
klasik Kore drama
teması havasının dışına çıkılmış. Gerçekten izlemesi keyifli, hoş bir film. Tavsiye ederim
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Sal Arl 23, 2008 10:36 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:16 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#4
Il Mare [Kore]
Siworae (2000)
Yönetmen
: Hyun-seung Lee
Yazar
: Eun-Jeong Kim
Ji-na Yeo
Yayımlanma tarihi
: 9 Eylül 2000(Kuzey Kore)
Tür
: Dram, Bilim Kurgu Öğeleri,
Kimler izlemeli
: "The Lake House" felaketini izlememiş olanlar, orjinal bir konu arayanlar, içlerinin bunalmasını isteyecekler (?), yalnızlığın kaderi olduğunu düşünenler
İdeal izleme türü
: Sevgili tarafından terkedilmişken, yeni ayrılmışken.
Il Mare (italyanca Deniz)'ye yeni taşınan Sung-hyun, posta kutusunda kendisine bir mektup bulur. Bu mektup o evde yaşamış birisindendir. Ama işin garip tarafı, mektup Sung-hyun'un eve taşınmasından iki sene sonraki bir tarihi göstermektedir.
Amerikalılar tarafından The Lake House olarak 2006 yılında tekrar çekildi. Kore tadını sevdiğim için The Lake House bana hiç güzel gelmemişti
Yine de siz kendiniz bilirsiniz, bir solukta bitireceksiniz filmi.
Bu da filmdeki yalnız ev,
arada deniz yükselir, etrafında sadece sular vardır ve senin tek duyduğun dalgaların rüzgarla dansıdır. İşte ancak o zaman farkedersin yalnızlığını, ve bu konuda bir şey yapamamaktır içini karartan...
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Sal Arl 23, 2008 10:42 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:16 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#5
Windstruck [Kore]
Nae yeojachingureul sogae habnida (2004)
Yönetmen
: Jae-young Kwak
Yazar
: Jae-young Kwak
Yayımlanma tarihi
: 3 Haziran 2004 (Kuzey Kore)
Tür
: Komedi, Dram, Romantik
Kimler izlemeli
: My sassy girl'ü izleyenler, Romantik hoş bir film arayanlar, hüzün ile duygusallığın bir araya gelişinden hoşlananlar, yeni bir bakış arayanlar
İdeal izleme türü
: My sassy girl'ü izlemiş bir dost eşliğinde
My Sassy Girl‘ün tadına doyamayanlar için tamamlayıcı nitelikte bir masal. The Girl’ümüz Ji-hyun Jun yine başrolde ve yönetmenimiz+senaristimiz yine Jae-young Kwak.
My Sassy Girl ile aynı düzeyde olmasa da, hayranları için kaçırılmaması gereken bir film. Benzer türde olmasının dışında, biraz aksiyon katılmış olması ve bazı bölümlerini tamamen masal olarak tanımlamak suretiyle anlamlandırabilmiş olmam farklı yönleri…
Alıntıdır
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Sal Arl 23, 2008 10:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:17 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#6
Old Boy [Kore]
Oldboy (2003)
Yönetmen
: Chan-wook Park
Yazar
:Ho-sik Kim (roman)
Jae-young Kwak (beyazperde uyarlaması)
Yayımlanma tarihi
: 15 Ekim 2004 (Türkiye)
Tür
: Dram, Gizem, Cinayet
Kimler izlemeli
: Herkes
İdeal izleme türü
: Her şekilde
Türkiye'de İhtiyar Delikanlı adı ile gösterime giren Oldboy 2003'te yönetmenliğini Park Chan-wook'un yaptığı, Japon Manga Oldboy'dan sinemaya uyarlanan Güney Kore filmidir. Film psikolojik senaryosu ile izleyici üzerinde kalıcı etki yaratmayı başarmıştır. Özellikle filmde kullanılan anlamlı sözler hafızalara kazınmaktadır.
Film 2004 yılında Cannes Film Festivali'nde 'Grand Prix' ödülünü almıştır.
Film Oh Dae-Su(Ana Karakter)'nun yağmurlu bir gecede kaçırılmasını ve 15 yıl boyunca bir odada esir kalmasını anlatarak başlar. Oda da bir televizyon ve ihtiyaçlarını karşılayacak banyo, yatak vb. eşyalar bulunmaktadır. Esir kaldığı sürede Oh Dae-Su'ya ne kadar esir edileceği söylenmez.
15 yıl süreceğini söyleselerdi, dayanmak daha kolay olabilir miydi? Yoksa dayanamaz mıydım?
Oh Dae-Su'nun aklını kaçırmaması için yemeğine şizofren hastalarında kullanılan ilaçlar karıştırılmaktadır. İlerleyen zamanlarda odasındaki televizyondan karısının öldürüldüğü haberini duyar. Kendisini esir alanlar suçu Oh Dae-Su'nun üstüne atmışlardır. Oh Dae-Su bunu kendine yapanı bulmak için, yaptığı tüm kötü şeylerin listesini çıkarır. Asla pes etmez ve duvarı kazmaya başlar. 15 yıl sonunda duvarda, gerçek dünyaya ulaşabilen bir delik açmayı başarır.
Alıntı : Wiki
Bu film bir Triloji'nin 2. parçasıdır. (İntikam Trilojisi)
Özlü sözler:
Gülün ve dünya da sizinle gülsün, ağlayın ama yalnız başınıza ağlayın
Bir canavardan daha kötü olsam bile, yaşamaya hakkım yok mu?
İster kaya olsun isterse de kum tanesi olsun, ikisi de suda aynı şekilde batar
Pek az kişinin bildiği üzre, ilk özlü söz bir şiirdendir.
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Çrş Arl 24, 2008 12:15 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 10:17 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#7
May 18 [Kore]
Hwaryeohan hyuga (2007)
Yönetmen
: Ji-hun Kim
Yazar
: Sang-yeon Park
Yayımlanma tarihi
: 25 Temmuz 2007 (Güney Kore)
Tür
: Dram, Siyasi
Kimler izlemeli
: Darbe ve sonrasında neler gelişebileceğini merak edenler, Türkiye darbe filmlerine alternatif arayanlar
İdeal izleme türü
: Benzer düşündüğünüz bir dost ile.
1980 yılında Kore'de askeri darbe olmuşken, Gwangju isimli bir yerde halkın ayaklanmasını önlemek için üniversiteler kapatılır. Bu daha büyük bir tepki çeker ve üniversite öğrencileri protesto yaparlar. Yönetim askerde olduğu için o bölgeye atadıkları askerler protestocuları dağıtacak cinsten değil, savaş için eğitimli olanlardır.
Gruba vahşice saldırılır, göstericilerden birisi sinemaya kaçar. Göz yaşartıcı bombanın etkisiyle dışarı çıkan sinemadaki insanlardan birisi, gözü dönmüş bir askerin coplarının kurbanı olmuştur.
Halk çılgına döner, askeri Gwangju'dan kovmaya kararlıdır. Ama kararlılıktan daha fazlası gerekecektir.
Yaşanmış bir hikayeyi bütün saflığıyla ortaya koyan etkileyici bir film.
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Sal Arl 23, 2008 11:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
glohithia
dady cool
Kayıt: Sep 10, 2007
Mesajlar: 848
Nerden: k.çekmece
Tarih: Sal Arl 23, 2008 11:02 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#8
ya cnbc-e filmlerini takip ettiysen bilirsin japon filmi arıyorum ama isimini unuttum.80 ler yad 90 larda çekilmiş garip birşeydi öbür tarafta geçen bir hikayeydi(tam izleyemedim) ölen insanlara hayatlarındaki en mutlu an soruluyor ve onlara tekrar o anı yaşama şansları verilecek bunu sağlayacak olanlarsa ellerinde defter kalem notlar tutuyorlar kendi aralarında tartışıyolar falan çok ilginç bir filmdi
_________________
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Sal Arl 23, 2008 11:19 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#9
Ne yazık ki izlemedim glohithia, ama başka bir foruma yazdım cevap gelince yazarım buraya merak etme.
Yarın akşam; Japon Filmleri!
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Sitting_Bull
Veled-i METAL
Kayıt: Nov 17, 2007
Mesajlar: 121
Nerden: İstanbul-Vatan Caddesi
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 12:36 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#10
Uzakdoğulu yönetmenlerin ağır toplarından Akira Kurasawa ve Ozu'yu da ekle istersen..
Japon yönetmen Ozu'nun bir aile dramını anlattığı ''Geç Gelen Bahar''adlı filmi insanda tatlı bir hüzün uyandıran,şiirsel bir yapıttır...
_________________
''Gül,ey saf çelişki...Nice gözkapağının altında,hiç kimsenin uykusu olmamanın sevinci...''-Rainer Maria Rilke.
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 11:02 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#11
Bu akşam Uzakdoğu Sineması başlığı altında;
Japon Korku filmleri ve Amerikan versiyonları karşılaştırması;
Ring
Garez
---
Japon film tanıtımları;
Re-cycle
Rhapsody in August
Swing Girls
Battle Royale
Suicide Club
ve daha fazlası! Bu başlıktan gözünüzü ayırmayın
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Dawn_Of_ReliC
Kadath
Kayıt: Sep 18, 2004
Mesajlar: 2939
Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 11:40 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#12
Bir türlü ısınamadım bir Fransız filmlerine birde Uzakdoğu filmlerine. Tavsiyelerini bulmaya çalışacağım ama çok met edilen Oldboy'da bile uyuduysam bunlarında kaderini pek parlak görmüyorum.
_________________
Bir sen, bir ben, bir de köpek!
Başa dön
glohithia
dady cool
Kayıt: Sep 10, 2007
Mesajlar: 848
Nerden: k.çekmece
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 11:55 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#13
Uzakdoğu'da ilginç filmler var ama Fransızlar konusunda haklısın sonunu getiremiyorum, esprileri anlamıyorum sıkılıyorum bir daha fransız filmi izleyenin diyip kapıyorum ama Uzakdoğu güzel;).
_________________
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 12:14 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#14
Bu biraz beklentiyle ilgili bir şey, Old Boy'u gelip sana 50 kişi över hayatımın filmi diye, sen büyük bir gazla izlersin beklentilerin çok fazladır, belki senin için normalde izlesen süper bir etki bırakacak filmdir, ama sen sonunda "bu ne lan" dersin.
Antipati konusunda yapacak bir şey yok, zorlamayla olacak iş değil ben de Fransız yapımlarını beğenmiyorum damak tadıma uygun değiller o yüzden ister istemez bir antipati oluşuyor "Fransız filmi" denilince bende.
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 8:59 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#15
Swing Girls [Japon]
スウィングガールズ (2004)
Kızlar Jazz ile buluşuyor!
Yönetmen
: Shinobu Yaguchi
Yazar
: Shinobu Yaguchi
Junko Yaguchi (yardımcı yazar)
Yayımlanma tarihi
: 17 Mart 2005(Singapur)
Tür
: Komedi, Müzik~
Kimler izlemeli
: Jazz sevenler, Japon liseli kızlar + jazz ne olur? sorusunun yanıtını merak edenler, hayatının en eğlenceli 1.5 saatini yaşamak isteyenler, swing yapabilenler!
İdeal izleme türü
: Benzer türlerden hoşlanan arkadaşla, ya da evde yalnız
Bir grup liseli japon kızdan oluşan topluluk Big Band döneminin swing şarkılarını çalmaya çalışıyor? Evet, kesinlikle ilginç.
Hikayemiz sıkıcı sıcak bir günde, yazın kurslara devam etmek zorunda kalan bir grup kızın sınıfında başlıyor. Erimiş peynir kıvamındaki matematik derslerinden bunalan sınıfın dışarısında ise okul takımını desteklemeye giden bando takımı var. Ancak takımın söylediği yemek gecikince yemekleri maçın oynandığı stata götürmek bizim birbirinden şirin japon kızlarımıza kalıyor, maceramız da böyle başlıyor.
Take the A Train
In the Mood
Moonlight Serenade
Sing Sing Sing gibi ünlü big band bestelerini sıkça duyduğumuz bu harikulade filmde kahkaha asla azalmayacak. Daha saksafonu doğru dürüst üfleyemeyen, disiplinsiz kızların swing yapma yolundaki engelli ama bir o kadar da eğlenceli yolunu izlerken şunu unutmayın;
"It don't mean a thing, If It aint got that swing!"
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 9:05 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#16
Re-Cycle [Tayland]
Gwai Wik (2006)
Yönetmen
: Oxide Pang Chun
Danny Pang
Yazar
: Cub Chin
Sam Lung
Yayımlanma tarihi
: 28 Temmuz 2006 (Türkiye)
Tür
: Korku, Felsefik yaklaşımlar
Kimler izlemeli
: Tayland korku sinemasının felsefik yaklaşımlar ve sürrealist disaynlarla birleşimini merak edenler, gerilmek isteyenler
İdeal izleme türü
: Benzer türlerden hoşlanan arkadaşla, ya da evde yalnız - ışıklar kapalı
Filmin Konusu
Ting-yin, farklı bir isimle yazdığı ilk romanıyla Güney Doğu Asya’nın en çok satan yazarları arasına girmeyi başarır. İmza gününde menejeri, Ting-yin’in yeni kitabının duyurusunu yapar. Fakat bu kitap, konusu duygulu bir aşk hikeyesi olan ilkinden farklı olarak doğaüstü güçlerle ilgili olacaktır.
“Hayalet Dünya” ismini taşıyacak bu kitabın ilk bölümünü bitirdiğinde, Ting-yin, yazmayı bırakır ve bilgisayarında filmle ilgili kayıtlı olan herşeyi siler. Zamanla yaşadıkları ve gördükleri, kelimelerle ifade edilebileceklerin çok ötesine geçecektir. Gerçek ile kurgu birbirine girmiş, aradaki ayrım çoktan ortadan kalkmıştır.
Oxide Pang Chun ve Danny Pang’ın birlikte yönettiği film, Cannes Film Festivali 'Belirli Bir Bakış Bölümü’ne seçilmiştir. Ayrıca Hayalet Dünya’nın Pang Kardeşler'in Cannes’da gösterilen ilk filmleri olma özelliği taşıdığını da ekleyelim.
Alıntıdır.
Sıradan bir uzak doğu korku filmi değil! Re-cycle'ın konusu gerçekten derin, unutulmuş olanların neler çektiğini çok iyi bir üslup ile, mükemmel mekan tasarımları ve korku öğeleriyle birleştiriyor. Kesinlikle izlediğiniz zamana değecek.
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
En son Skullchukka tarafından Çrş Arl 24, 2008 9:15 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 9:14 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#17
Battle Royal [Japon]
Batoru rowaiaru (2000)
Yönetmen
: Kinji Fukasaku
Yazar
: Koushun Takami (roman)
Kenta Fukasaku (beyazperdeye uyarlayan)
Yayımlanma tarihi
: 17 Ocak 2003 (Türkiye) - Bol sansürlü olarak
Tür
: Aksiyon, Gerilim, Politik göndermeler
Kimler izlemeli
: Vahşet dolu sahnelerden hoşlananlar, politik laf sokmalara bayılanlar, düzen karşıtları.
İdeal izleme türü
: Tercihen 3-4 kişi birlikte.
Yakın gelecekte Japonya'da, hükümet gençlerin neden olduğu şiddet eylemlerinin önüne geçememektedir. Öğretmenler, aileler, kısacası tüm toplum gençliğin yarattığı korku bulutuna teslim olmuştur. Japon hükümeti olayların kızışmasının ardından, gençlikten korkup "Battle Royale" denilen kanunları kabul etmiştir. "Battle Royale" kanunlarına göre her yıl ülke içinden rastgele bir lise-sınıfı seçilir ve bu sınıfın öğrencileri yerini yine hükümetten kimsenin bilmediği bir adaya götürülürler.
Bu seneki "Battle Royale" için Nobu'nun sınıfı seçilir. Nobu ve arkadaşları hükümet tarafından "Battle Royale" adasına kaçırılırlar. Adada onları öğretmenleri Takeshi karşılar ve oynayacakları oyunun kurallarını açıklar. Kurallar basittir, Nobu ve 41 arkadaşından sadece bir kişi adadan canlı olarak ayrılabilecektir. Hükümet gençlerin herbirine, içinde farklı silahlar ve yeterli miktarda yiyecek bulunan bir çanta verir. Gençler, adadan canlı çıkabilmek için 3 gün içinde birbirlerini öldürmek zorundadırlar. Kurallara karşı gelen gençler yönetim tarafından öldürülecektir. Bir gün öncesine kadar sınıf arkadaşı olan 42 genç, hayatta kalmak için birbirlerini acımasızca öldürmeye başlarlar.
Alıntıdır
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Skullchukka
Kozmik Tesadüf
Kayıt: Sep 25, 2005
Mesajlar: 2869
Nerden: Japonya / Hollanda
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 11:12 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#18
Hayat dolu bir film o Kerem niye öyle diyorsun niye dalga geçiyorsun güzelim Swing Girls ile
_________________
At which speed must I live to be able to see you again...?
Higurashi & Umineko Türkçe Altyazıları - Furude Project
Başa dön
Luna
Operation: Mindcrime
Kayıt: Apr 12, 2007
Mesajlar: 238
Nerden: izmir
Tarih: Çrş Arl 24, 2008 11:56 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#19
Bu harika bi başlık olmuş! ^^ ellerine sağlık Skullchukka.. Uzakdoğu sinemasına benim de acayip bi sempatim vardır. Ama benimkisi korku filmleri yönünde bi sempati..
'the ring'i izlediğimde izlediğim onlarca amerikan korku filminden biriymiş gibi hissetmiştim; güzel ama bir yerde sıradandı.. çok kısa bi süre sonra bu filmin yıllar önce japonlarca çekilmiş olduğunu duydum. hemen edindim tabii. 'ringu 1' ve 'ringu 2' yi arka arkaya izledim.. o gece hayatımda hiç korkmadığım kadar korkmuştum. ki hiç korkak bi kız olmamışımdır.. ama 'ringu' da başka bişeyler vardı: uzakdoğu sinemasının getirdiği 'doğal-karanlık' atmosfer.. ben böyle diyorum onların korku filmleri için: doğal-karanlık.. çünkü bu adamların korkuya zemin olacak karanlık atmosferi oluşturmak için kasmaya ihtiyaçları yok.. nasıl yapıyolar bilmiyorum ama müthiş etkileyici ve bi okadar gotik bi atmosfer yaratıyolar..
Oyunculukları, filmin atmosferinin yarattığı doğallığı öyle güzel tamamlıyor ki.. kulağa kötü gelen aşırı bi replik, korkutmak için korkmuş gibi yapan oyuncular yok onların filmlerinde.. adamlar gerçekten korkuyolar bence
bizi korkutan da o gerçek korku ifadesi olsa gerek..
Bir de filmlerdeki felsefi yaklaşım var tabii.. bu yaklaşım bence bu insanların genelde sinemayı özelde korku sinemasını ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyor.. sıradan korku filmlerinde sonucu mantıklı bi yere bağlıycam diye filmin içine sıçanlar mı ararsınız, tüm filmi 'aaa hepsi rüyaymış!' diye bitirip seyirciyi embesil yerine koyanları mı.. uzakdoğulu korku filmi senaristleri olayı bu kadar hafife almıyorlar.. bu korku filmlerindeki temel kurgu mutlaka bir düşünceye hizmet ediyor.. iyi-kötü karşıtlığı, intikam, lanetlenmenin nedenleri, insan ilişkilerindeki yozlaşmanın getirdiği sonuçlar gibi.. bilirsiniz ki o korkutucu kadınlar hep bir şeylerin bedelini almaya gelmişlerdir.. ve onlar filmin sonunda bize yaptıklarının nedenlerini öyle bir anlatırlar ki hüzne boğuluruz.. acı çektirenin bir zamanlar çektiği acıları görürüz..
insan ilişkilerine dair müthiş hikayeler vardır bu filmlerde.. amaç sade sçırtmak diildir yani
sözgelimi 'ringu' da ebeveyn-çocuk ilişkisine, Tayland yapımı olan 'Shutter' da (ben bunun hastasıyım yaa..) kadın-erkek ilişkilerine, sevgili olma kurumuna, 'Karanlık Sular' da yine anne-baba-çocuk üçgeni, aile problemlerine, 'Garez' de sadakat kavramı ve yine ebeveyn-çocuk ilişkisine yoğun olarak değinilir.. toplumsal boyutları da düşünsel boyutları da var tüm bu hikayelerin..
Söyliyceğim çok şey var daha ama yoruldum
kesin unuttuğum şeyler ama.. sonra yazarım. kısacası ben bu uzakdoğululara hastayım ^^ bu başlığa da bayıldım! ^^ (ayrıca bu da capon gülüşü) ^.^
_________________
''Bilmediğini bilmek, bilgeliğin başlangıcıdır.'' - Lady of Avalon
Başa dön
deephuman
Kayıt: Nov 23, 2005
Mesajlar: 3258
Nerden: Bakırköy
Tarih: Prş Arl 25, 2008 12:48 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#20
Öncelikle ellerine sağlık sükülçükçüm. Sayende pek de sıcak bakmadığım uzakdoğu sinemasına biraz ısındım diyebilirim. Yani ön yargılarım kalktı daha doğrusu.
Yani en kısa zamanda anlaştığımız gibi istiyorum senden filmleri
Ayrıca sırrını çözemediğim şu gülüşü ( ^.^ ) sonunda öğrenmiş oldum, teşekkürler Luna
_________________
Biz de öldük, ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya..
Başa dön
Mesajları göster:
Hepsi
1 Günlük
7 Günlük
2 Haftalık
1 Aylık
3 Aylık
6 Aylık
1 Yıllık
eskiden-yeniye
yeniden-eskiye
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Tüm saatler GMT +1 Saat
Sayfa
1
,
2
,
3
Sonraki
1
. sayfa (Toplam
3
sayfa)
Forum Seçin:
Bir Forum Seçin
Müzik/Genel
----------------
Metal Genel
Rock Genel
Yerli Gruplar
Yabancı Gruplar
-- Şarkı Sözleri
Türk Rock
Dış Sesler
Konser & Etkinlikler
Albüm Haberleri
Dergi Paylaşım Platformu
Müzik Market
----------------
Eleman Arıyorum!
Müzik Aletleri
Gitar / Tab
Stüdyo Prova Kayıt
Alım / Satım
Serbest ALAN
----------------
Güncel Haberler
Geyik
SERBEST KURSU
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Edebiyat
Karalamalar
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Internet / Bilgisayar / Teknoloji / Oyun / ..
-- Radyolar
Logmania
Komik / İlginç Resim / Video
Mekan
----------------
Mekanlar / Pasajlar
-- Cafe/Barlar
-- Tattoo ( Dövme ) & Piercing
Üniversiteler
MetalTR.NET
----------------
MetalTR.Net Hakkinda
Bu forumda yeni konular
açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap
veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy
kullanamazsınız
Powered by
phpBB
© 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by
Spectre
:: Ported for PHP-Nuke by
nukemods.com